15 Kasım 2007 Perşembe

FreeRice.com


Verilen kelimenin eşanlamlısını bulmaya çalışıyorsunuz. Eğer bulursanız karşılığında 10 pirinç tanesi yardıma muhtaç insanlara bağışlandığı söyleniyor... Amacı güzel, hem çok eğlenceli hem de oldukça da faydalı... :)

http://www.freerice.com


11 Kasım 2007 Pazar

National Geographic Channel: A Man Among Wolves Trailer

Shaun Ellis'in adındaki bir doğa bilimcisinin doğduktan birkaç gün sonra anneleri tarafından terkedilen 3 minik kurt yavrusu alıp yetiştirmesini konu alan bir belgesel... Ellis, kurtları büyütürken onların mümkün olduğunca vahşi yaşama hazır olmaları için elinden geleni yapıyor... Onlarla birlikte uyuyor, yaşıyor, besleniyor... Yerin geldiğinde leşin nasıl balık tutulacağını, avın nasıl parçalanacağını, nasıl ulumaları gerektiğini ve sürü olmalarını tek tek öğretiyor... Ve pek tabii ki onlardan da çok şey öğreniyor... National Geographic Wild kanalında bu aralar gösteriliyor... Fırsatınız olursa kaçırmayın derim...

22 Ekim 2007 Pazartesi

Ülkenin Gündem Maddeleri

İçinde olduğumuz hafta Türkiye'nin gündeminde olacak, olması gereken maddeler neler olabilir kısaca listelemeye çalışıyorum.

1. Kuzey Irak'a yapılacak bir operasyon... Nasıl hareket edilmesi gerektiği, nelerin hedeflendiği ve sonuçunda nelerin beklendiği alt maddeleri olacaktır.

2. ABD temsilciler meclisine sunulacak olan sözde Ermeni Soykırımı...

3. Referandum ile değiştirilen Anayasa maddelerinin halihazırdaki Cumhurbaşkanı ve Meclise etkileri...

Biraz daha düşünmeye devam etsem herhalde maddelerin sayısı daha da artacak. Bu maddelerin ilk gündeme geldiği haftayı yazarak bir liste oluşturmayı düşündüm. Bakalım gündemimiz ne hızla değişip önemli maddeler unutuluyor...

19 Ekim 2007 Cuma

21 Ekim Referandumda neyi oylayacağız?

Yapılacak değişiklikleri millet meclisinin internet sitesinden aldım. Altlarına da ne anlama geldiğini yazmaya çalıştım.

TÜR­Kİ­YE CUM­HU­Rİ­YE­Tİ ANA­YA­SA­SI­NIN BA­ZI MAD­DE­LE­RİN­DE DEĞİŞİKLİK YA­PIL­MA­SI HAK­KIN­DA KANUN
Kanun No. 5678
Kabul Tarihi: 31/5/2007

MAD­DE 1- 7/11/1982 ta­rih­li ve 2709 sa­yı­lı Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti Ana­ya­sa­sı­nın 77 nci mad­de­si­nin bi­rin­ci fık­ra­sın­da ge­çen "beş" iba­re­si "dört" ola­rak de­ğiş­ti­ril­miş­tir.

(Genel seçim döneminin 5 yıldan 4 yıla indirilmesi)

MAD­DE 2- Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti Ana­ya­sa­sı­nın 79 un­cu mad­de­si­nin ikin­ci fık­ra­sın­da ge­çen "se­çim tu­ta­nak­la­rı­nı" iba­re­sin­den son­ra gel­mek üze­re "ve Cum­hur­baş­kan­lı­ğı se­çi­mi tu­ta­nak­la­rı­nı" iba­re­si; son fık­ra­sın­da ge­çen "hal­ko­yu­na su­nul­ma­sı" iba­re­sin­den son­ra gel­mek üze­re ",Cum­hur­baş­ka­nı­nın halk ta­ra­fın­dan se­çil­me­si" iba­re­si ek­len­miş­tir.

(Cumhurbaşkanı'nın halk tarafından seçilmesi)

MADDE 3- Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti Ana­ya­sa­sı­nın 96 ncı mad­de­si­nin bi­rin­ci fık­ra­sı aşa­ğı­da­ki şe­kil­de de­ğiş­ti­ril­miş­tir.
“Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si, ya­pa­ca­ğı se­çim­ler da­hil bü­tün iş­le­rin­de üye tam­sa­yı­sı­nın en az üç­te bi­ri ile top­la­nır. Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si, Ana­ya­sa­da baş­ka­ca bir hü­küm yok­sa top­lan­tı­ya ka­tı­lan­la­rın salt ço­ğun­lu­ğu ile ka­rar ve­rir; an­cak ka­rar ye­ter sa­yı­sı hiç­bir şe­kil­de üye tam­sa­yı­sı­nın dört­te bi­ri­nin bir faz­la­sın­dan az ola­maz.”

(TBMM'deki tüm toplantılarda 184 toplantı yeter sayısı aranması)

MADDE 4- Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti Ana­ya­sa­sı­nın 101 in­ci mad­de­si aşa­ğı­da­ki şe­kil­de de­ğiş­ti­ril­miş­tir.
“MAD­DE 101- Cum­hur­baş­ka­nı, kırk ya­şı­nı dol­dur­muş ve yük­sek öğ­re­nim yap­mış Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si üye­le­ri ve­ya bu ni­te­lik­le­re ve mil­let­ve­ki­li se­çil­me ye­ter­li­ği­ne sa­hip Türk va­tan­daş­la­rı ara­sın­dan, halk ta­ra­fın­dan se­çi­lir.
Cum­hur­baş­ka­nı­nın gö­rev sü­re­si beş yıl­dır. Bir kim­se en faz­la iki de­fa Cum­hur­baş­ka­nı se­çi­le­bi­lir.
Cum­hur­baş­kan­lı­ğı­na Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si üye­le­ri için­den ve­ya Mec­lis dı­şın­dan aday gös­te­ri­le­bil­me­si yir­mi mil­let­ve­ki­li­nin ya­zı­lı tek­li­fi ile müm­kün­dür. Ay­rı­ca, en son ya­pı­lan mil­let­ve­ki­li ge­nel se­çim­le­rin­de ge­çer­li oy­lar top­la­mı bir­lik­te he­sap­lan­dı­ğın­da yüz­de onu ge­çen si­ya­si par­ti­ler or­tak aday gös­te­re­bi­lir.
Cum­hur­baş­ka­nı se­çi­le­nin, var­sa par­ti­si ile ili­şi­ği ke­si­lir ve Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si üye­li­ği so­na erer.”

(Cumhurbaşkanı'nın görev süresinin 5 yıla indirilmesi ve iki defa seçilebilmesi, 20 milletvekilinin yazılı teklifiyle veya oylarının toplamı yüzde 10'u geçen siyasi partilerin ortak aday gösterebilmesi)

MADDE 5- Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti Ana­ya­sa­sı­nın 102 nci mad­de­si aşa­ğı­da­ki şe­kil­de de­ğiş­ti­ril­miş­tir.
“MAD­DE 102- Cum­hur­baş­ka­nı se­çi­mi, Cum­hur­baş­ka­nı­nın gö­rev sü­re­si­nin dol­ma­sın­dan ön­ce­ki alt­mış gün için­de; ma­ka­mın her­han­gi bir se­bep­le bo­şal­ma­sı ha­lin­de ise bo­şal­ma­yı ta­kip eden alt­mış gün için­de ta­mam­la­nır.
Ge­nel oy­la ya­pı­la­cak se­çim­de, ge­çer­li oy­la­rın salt ço­ğun­lu­ğu­nu alan aday Cum­hur­baş­ka­nı se­çil­miş olur. İlk oy­la­ma­da bu ço­ğun­luk sağ­la­na­maz­sa, bu oy­la­ma­yı iz­le­yen ikin­ci pa­zar gü­nü ikin­ci oy­la­ma ya­pı­lır. Bu oy­la­ma­ya, ilk oy­la­ma­da en çok oy al­mış bu­lu­nan iki aday ka­tı­lır ve ge­çer­li oy­la­rın ço­ğun­lu­ğu­nu alan aday Cum­hur­baş­ka­nı se­çil­miş olur.
İkin­ci oy­la­ma­ya ka­tıl­ma­ya hak ka­za­nan aday­lar­dan bi­ri­nin ölümü ve­ya se­çil­me ye­ter­li­ği­ni kay­bet­me­si ha­lin­de; ikin­ci oy­la­ma, bo­şa­lan aday­lı­ğın bi­rin­ci oy­la­ma­da­ki sı­ra­ya gö­re ika­me edil­me­si su­re­tiy­le ya­pı­lır. İkin­ci oy­la­ma­ya tek ada­yın kal­ma­sı ha­lin­de, bu oy­la­ma re­fe­ran­dum şek­lin­de ya­pı­lır. Aday, ge­çer­li oy­la­rın ço­ğun­lu­ğu­nu al­dı­ğı tak­dir­de Cum­hur­baş­ka­nı se­çil­miş olur.
Cum­hur­baş­ka­nı gö­re­ve baş­la­yın­ca­ya ka­dar gö­rev sü­re­si do­lan Cum­hur­baş­ka­nı­nın gö­re­vi de­vam eder.
Cum­hur­baş­kan­lı­ğı se­çi­mi­ne iliş­kin usûl ve esas­lar ka­nun­la dü­zen­le­nir.”

(Cumhurbaşkanı seçim takviminin, görev süresi dolmasından 60 gün önce başlaması. Makamın boşalması halinde yine 60 gün içinde seçimin tamamlanması, Geçerli oyların yüzde 50'den bir fazlasını alan adayın ilk turda Cumhurbaşkanı seçilmesi, İlk turda çoğunluk sağlanamazsa, ikinci turda en çok oy alan iki adayın yarışması, Yeni Cumhurbaşkanı göreve başlayıncaya kadar, süresi dolan Cumhurbaşkanı'nın görevini sürdürmesi)

MAD­DE 6- Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti Ana­ya­sa­sı­na aşa­ğı­da­ki ge­çi­ci mad­de­ler ek­len­miş­tir.
“GE­Çİ­Cİ MAD­DE 18- Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti Ana­ya­sa­sı­nın 67 nci mad­de­si­nin son fık­ra­sı, Cum­hur­baş­kan­lı­ğı se­çim­le­ri­nin ya­pı­la­bil­me­si için; çı­ka­rıl­ma­sı ge­re­ken ka­nun hü­küm­le­ri ile se­çim ka­nun­la­rın­da ya­pı­la­cak de­ği­şik­lik­ler bakımından dik­ka­te alın­maz.
GE­Çİ­Cİ MAD­DE 19- On­bi­rin­ci Cum­hur­baş­ka­nı se­çi­mi­nin ilk tur oy­la­ma­sı, bu Ka­nu­nun Res­mi Ga­ze­te­de ya­yı­mı­nı ta­kip eden kır­kın­cı gün­den son­ra­ki ilk Pa­zar gü­nü, ikin­ci tur oy­la­ma­sı ise ilk tur oy­la­ma­yı ta­kip eden ikin­ci Pa­zar gü­nü ya­pı­lır.
Ana­ya­sanın 101 in­ci mad­de­si uya­rın­ca gös­te­ri­len aday­lar, ya­zı­lı mu­va­fa­kat­la­rı ve Ana­ya­sa­nın de­ği­şik 101 in­ci mad­de­sin­de­ki şart­la­rı ih­ti­va eden ve di­ğer il­gi­li bel­ge­ler­le bir­lik­te ilk tur oy­la­ma ta­ri­hin­den otuz gün ön­ce Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si Baş­kan­lı­ğı­na baş­vu­rur­lar. Aday­la­rın baş­vu­ru­la­rın­da ek­sik bil­gi ve bel­ge­le­rin tes­pit edil­me­si ha­lin­de Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si Baş­kan­lı­ğı ta­ra­fın­dan, ek­sik­lik­le­rin gi­de­ril­me­si için üç gün­lük ke­sin sü­re ve­ri­lir. Bu sü­re için­de ek­sik­lik­le­rin gi­de­ril­me­me­si ha­lin­de aday­lar, ken­di­liğinden aday­lık­tan çe­kil­miş sa­yı­lır­lar.
Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si Baş­kan­lı­ğın­ca, Ana­ya­sanın 101 in­ci mad­de­sin­de be­lir­ti­len ni­te­lik­le­ri ta­şı­dık­la­rı an­la­şı­lan aday­la­ra iliş­kin ke­sin lis­te iki gün için­de ilan edi­lir ve Yük­sek Se­çim Ku­ru­lu Baş­kan­lı­ğı­na bil­di­ri­lir.
Cum­hur­baş­ka­nı ada­yı gös­te­ri­len ka­mu gö­rev­li­si, aday gös­te­ril­di­ği ta­rih­ten iti­ba­ren gö­re­vin­den ay­rıl­mış sa­yı­lır. Gö­re­vin­den ay­rı­lan ka­mu gö­rev­li­si­nin Cum­hur­baş­ka­nı se­çi­le­me­me­si ha­lin­de gö­re­vi­ne ge­ri dön­me­si ko­nu­sun­da il­gi­li ka­nun hü­küm­le­ri uy­gu­la­nır.
Bi­rin­ci tur se­çim so­nuç­la­rı­nın ke­sin­leş­me­sin­den ikin­ci tur oy­la­ma­nın so­nuç­lan­ma­sı­na ka­dar, ikin­ci oy­la­ma­ya ka­tıl­ma­ya hak ka­za­nan aday­lar­dan bi­ri­nin ölü­mü ve­ya se­çil­me ye­ter­li­ği­ni kay­bet­me­si ha­lin­de; ikin­ci oy­la­ma, bo­şa­lan aday­lı­ğın bi­rin­ci oy­la­ma­da­ki oy sı­ra­la­ma­sı esas alı­na­rak sı­ra­da­ki aday­la dol­du­rul­ma­sı su­re­tiy­le ya­pı­lır. İkin­ci oy­la­ma­ya tek ada­yın kal­ma­sı ha­lin­de, bu oy­la­ma re­fe­ran­dum şek­lin­de ya­pı­lır. Aday, ge­çer­li oy­la­rın ço­ğun­lu­ğu­nu al­dı­ğı tak­dir­de Cum­hur­baş­ka­nı se­çil­miş olur.
Cum­hur­baş­ka­nı­nın se­çil­me­si­ne iliş­kin usûl ve esas­la­rın ka­nun­la dü­zen­len­me­si­ne ka­dar, 10/6/1983 ta­rih­li ve 2839 sa­yı­lı Mil­let­ve­ki­li Se­çi­mi Ka­nu­nu, 26/4/1961 ta­rih­li ve 298 sa­yı­lı Se­çim­le­rin Te­mel Hü­küm­le­ri ve Seç­men Kü­tük­le­ri Hak­kın­da Ka­nun, 22/4/1983 ta­rih­li ve 2820 sa­yı­lı Si­ya­sî Par­ti­ler Ka­nu­nu, 23/5/1987 ta­rih­li ve 3376 sa­yı­lı Ana­ya­sa De­ği­şik­lik­le­ri­nin Hal­ko­yu­na Su­nul­ma­sı Hak­kın­da Ka­nun ile di­ğer ka­nun­la­rın bu mad­de­ye ay­kı­rı ol­ma­yan hü­küm­le­ri uy­gu­la­nır.”



MAD­DE 7- Bu Ka­nun ya­yı­mı ta­ri­hin­de yü­rür­lü­ğe gi­rer ve hal­ko­yu­na su­nul­ma­sı ha­lin­de tümüyle oy­la­nır.

18 Ekim 2007 Perşembe

Futbol Milli Takımı Ana Sponsoru

Bu hafta 2 maç üstüste olduğundan televizyonda bol bol sponsor reklamlarını izledik. Televizyona reklam veremeyenler de gazetede ya da saha kenarındaki panolarda, formaların üstünde yerlerini almışlardı. Hem de birbiri ardına aynı şekilde, aynı temayı işleyen reklamlar... Merak ettim de nasıl oluyor 1'den fazla ana sponsor olabiliyor Eskiden uyduruk kayrıdık sponsorluklar çıkardı, paket taşıma sponsoru, yemek sponsoru, kağıt peçete sponsoru, top toplama çantası sponsoru vs.. Artık bunlar tükendi de hepsine ana sponsor mu demeye başladık? Ülker olsun, Efes Pilsen olsun, Turkcell olsun, Mercedes olsun... Bu anaların daha bir anası yok mu acaba??

24 Eylül 2007 Pazartesi

Pegasus Otoparkına Ulaşmak

Daha önceki yazılarımdan birinde Pegasus'un Sabiha Gökçen Havalimanı'ndaki otopark hizmetinden söz etmiştim. İster tek yön ister gidiş-geliş biletiniz olsun fark etmiyor, sadece 1’i için ücretsiz biletiniz olabiliyordu. Fiyat indirimi de olduğundan gidiş-dönüş biletini beraber almanın hiçbir anlamı yoktu. Ancak benim merak ettiğimiz bir soru daha vardı; dönüş biletini Pegasus’tan almazsam uçaktan indikten sonra o uzak otoparkına nasıl ulaşacaktım?

Bu haftasonu Mersin ziyaretimde bu sorunun da cevabını öğrenme fırsatım oldu. Adana’ya gidişi Pegasus ile yapıp dönüşte THY’nı kullandım. Pegasus’un Pazar günü son seferi 18.00 civarında havalimanına inerken THY’nın 00.00’da Sabiha Gökçen’e gelen uçağındaydım. Terminalden çıktıktan sonra pek doğal olarak ortalıkta Pegasus aracı görünmüyordu. Güvenlik görevlilerine otoparka nasıl ulaşabilirim derken onlar Pegasus’u telsizle haberdar ettiler.

Derken üzerinde kanatlı at simgeli Pegasus servisi belirdi. Ben dahil birkaç yolcuyu alıp otoparka taşıdı. Arabaya çalıştırıp havalimanından çıkmam derken 00.20 gibi olmuştu. Amma velakin inen uçakları olmasa dahi servis hizmeti vermeleri güzeldi.

17 Eylül 2007 Pazartesi

İki Tekerlekliler Saygı İstiyor mu?

Trafikte hemen hergün mutlaka iki tekerlekli araç kullanana rastlıyoruz. Kimi zaman bir motorsikletli kimi zamansa sadece bir bisikletli oluyor. Acaba bu arkadaşlara trafikte yeteri kadar saygı gösteriyor muyuz, ya da onlar saygı görmek istiyor mu?

İster motorsiklet olsun ister bisikletli, her ikisinde de kullananlar kendileri sanki trafikte yan bir unsur olarak görüyorlarmış gibi geliyor. 4 tekerlekliler yolların ilk hakimi, 2 tekerlekli kullananlar yolun kiracısı sanki. Yolun sadece ufacık bir kısmını kullanrak kıyıdan köşeden bir yerlere varmayı hedefliyorlar. Sıkışık trafik olsun aralarda sıyrılayım, kırmızı yansın öne geçeyim, girilmez yol olsun ben gireyim... Böyle düşünenlere saygı göstermek gerekmiyor, hele bu filmdeki gibi gidenlere hiç gerekmiyor.

11 Eylül 2007 Salı

Nói Albínói


Pazartesi gecesi CNBC-E'nin Dünya Sineması kuşağında izlediğim film 2003 İzlanda yapımı Noi Albino'ydu. Yönetmen Dagur Kári.




Konusu İzlanda'da küçük bir kasabada yaşayan Noi isimli bir gencin kısır yaşam döngüsünde yaşadıkları, bu döngüden kurtulma isteğinin doğuşu ve bunu denemesi şeklinde. Pek akıcı bir film olmasa da herkesin içinde oluşan kaçıp gitme düşüncesi güzel bir biçimde anlatılmış.


7 Eylül 2007 Cuma

29 Ağustos 2007 Çarşamba

Kutup Ayısı Avı

Kutup ayılarını derileri için avlarlarmış. Ama bu iş kolay olmazmış.

Derilerinin altındaki ortalama 10cm'lik yağ tabakası ayıların buzlu sularda donmasını engellediği gibi hem de onları bir zırh gibi korurmuş. Küçük ateşli silahlarla ayılarda öldürücü yaralar açmak mümkün olmaz, büyük silahlar da derileri paramparça edip kullanılmaz hale sokarmış. Kutup ayısını avlamak için alnındaki özel bir noktaya yakından ve tek el ateş edilmeliymiş…

Kutup ayılarının koklama ve işitme duyuları da güçlü olduğundan iki metre yükseklikteki karın altındaki fok balığının kokusunu veya 30km uzaktaki yaralı hayvanın kan kokusunu hissedebilirlermiş. Bununla birlikte en ufak bir çıtırtıyı bile duyabildiklerinden kimseyi yanlarına yaklaştırmazlarmış…

Avcılar kutup ayılarını avlamak için ilginç bir teknik kullanırlarmış…

Bir baltanın ağzı iyice, ama iyice keskinleştirilirmiş. Sonra bu balta bir yere sabitlenir, üzerine sapını ve demirini tamamen kaplayacak şekilde fok balığı kanı sıvanırmış. Avcılar sonra da olay yerinden uzaklaşırlarmış.

Kan kokusunu alan kutup ayısı baltayı kolayca bulur ve yalamaya başlarmış. Yalarken farkında olmadan dilini baltanın keskin ağzına da sürtermiş. Hafif hafif kesilen dilden sızan kanlarla balta, yalaması daha da keyifli hale gelirmiş. Zavallı ayı, yaladıkça kanayan, kanadıkça yalayan diliyle bir sure sonra iyice kendinden geçermiş. Hem zevklenirmiş, hem bitkinleşirmiş.

Avcılar ise sürekli ayıyı gözlerlermiş. Kan kaybından iyice halsiz düşüp bayılmasını beklerler, bayılınca ayının yanına gidip elindeki silahları alnına dayarlarmış. Tek el ateşle ayıyı öldürürler, böylece deriye zarar vermeden avlama işlemini tamamlarlarmış.

22 Ağustos 2007 Çarşamba

Elizabethtown




















Bu filmi yeniden izlemek istiyorum..
Bir nevi hesaplaşma filmi, bence izleyen herkes kendince bir şeyler bulabilir. İkinci plana attığımız şeyler ve ikinci planda olduğumuz durumlar, önceliklerimiz ve sıradanlaştırdıklarımız...




11 Ağustos 2007 Cumartesi

Lil' Maaz - Kebab Ye (Mange du Kebab Turc version)

Bir gün yolda giderkene
Yolda gördüm bir kene
Kene bakti bane
Ve başladı konuşmayeeee

9 Ağustos 2007 Perşembe

Jessica'yı nasıl ararım?

Müthiş bir yazı dizisi pek yakında...
Ev telefonundan arkadaşını aramak isteyen bir gencin hazin öyküsü... Milletler arası görüşmeye açılmayı bekleyen bir hat, ilgili bir çağrı merkezi çalışanı, telekom müdürlüğü ve pek tabii ki ıslak imzalı, fotoğraflı bir başvuru belgesi... Hepsi bu yazı dizisinde yakında sizlerle...

Heyecan, korku, öfke, telaş, kızgınlık... Tüm bunları yazı dizisini okurken yaşayacağınıza emin olabilirsiniz...

Pazartesiden itibaren tepetaklak olmak için tepetaklak...

3 Ağustos 2007 Cuma

27 Temmuz 2007 Cuma

Gerçek Transformers

Geçenlerde filmini izledim. Adamlar uğraşmış, didinmiş, güzel güzel animasyonlarla filmi çekmiş ama bana nedense çizgi filmin verdiği zevki bir türlü vermedi. Sonradan düşündümde acaba heyacan yaratan şeylerden birisi şu girişteki müzik olabilir mi?

The Transformers,
More than meets the eye
Autobots wage their battle to destroy the evil forces of the deceptions
The Transformers
Robots in disguise
The Transformers
More than meets the eye
The Transformers

25 Temmuz 2007 Çarşamba

Sabiha Gökçen'den Pegasus

Geçen haftaPegasus havayolları ile Mersin'e gitmiştim. İlk defa Sabiha Gökçen havaalanını kullandım ve Pegasus ile uçmuş oldum. Bir kaç gözlemim oldu ki bundan sonra başka Pegasus ile uçacaklar varsa onlara da bir fikir vereyim isterim.

Öncelikle Pegasus ne kadar 25YTL'den başlayan fiyatlarla derse desin, bence bunun doğru olmadığına inanmak lazım. Adana uçağında ucuz bilet için istediğiniz kadar önce araştırmaya başlayın öyle bir fiyat göremeyeceksiniz. Benim en ucuz görebildiğim hafta için ters saatte 63YTL idi. Bir de yazdıkları fiyatların üstüne yakıt harcı, havaalanı vergisi, vs. ekleme muhabbetleri var ki bileti ödeme aşamasına gelene kadar tam olarak ne ödeyeceğinizi öğrenemiyorsunuz. Hem de bu ek ücretler her nasıl oluyorsa havayolundan havayoluna değiştiği için THY 10YTL fark ekliyor öyleyse Pegasus da 10YTL ekleyecektir gibi varsayımla da yaklaşmak mümkün değil.


Diyelim tarih ve fiyat değişkenlerine göre biletinizi belirleyip satın aldınız. Pegasus'un internet sitesinden duyurduğu gibi Sabiha Gökçen havalimanında ücretsiz otoparktan yararlanmak istiyorsunuz. Peki ama bu otopark nerede önce onu bulmanız gerekiyor. Çünkü bu ücretsiz otopark imkanından yararlanabilmek için normal otoparka değil, Pegasus'un otoparkına parketmeniz gerekiyor. Terminallerden biraz uzakta bulunan bu otoparka aracınızı parkettikten sonra servisler ile terminale gidebiliyorsunuz. Servisler 5'er dk aralıklarla çalıştığından otoparktan terminale ulaşım pek problem olmuyor. Ancak tavsiyem havaalanına biraz erken gidin ki otoparkta yer bulun. Çok büyük bir alan olmadığından sanırım haftasonu uçuşlarında yer kalmama durumu oluyor.


Terminale geldiğinizde uçak için check-in yaptırırken otoparktan aldığınız giriş kartını da onaylatmanız gerekiyor. Otoparka girişten itibaren 72 saat için park ücretsiz, ondan sonraki saatlerde ücretlendirilmeye başlanıyor. Geliş gidiş bilet almanız da bir şey farkettirmiyor, 72 saatten öteye ücret ödemeye başlıyorsunuz. Geliş gidiş bilet alan ile tek yön bilet alan arasında bir fark olması gerektiğini düşünüyorum ama Pegasus benimle aynı fikirde değil. Madem her 2 uçuşta da Pegasus'u kullanıyorum, otopark ücretini uçuş başına 72 saat olarak ayarlasalar keşke.


Peki aracınız parkedip terminale ulaştınız. Biraz da terminalden bahsedeyim. Sabiha Gökçen havalimanı şöyle rahat böyle kullanışlı, böyle ferah dediklerine bakmayın. 2 salon, 5 tane banktan öte hiç bir şey yok. Otobüs terminali ile tek farkı sadece uçakların yanaşıyor olması sanırsam. İyi ama ne bekliyordun ki diye soracak olursanız, uçak rötar yaptığında olan durumu aktarayım. Cuma akşamı 22.40'ta bineceğimiz uçak kalkışa 1 saat varken 1 saat ertelendiği bilgisi verildi. Diğer yolcular gibi ben de beklemeye başladım. sanırım 150 ila 200 kişi arasında bir kalabalık olduk. Aynı saatlerde THY'nın Ankara ve Pegasus'un İzmir uçağı da olduğundan terminali bir anda büyük bir kalabalık doldurdu. Diğer uçaklar için de kapı açılmadığından check-inden sonra bekleme alanından bu kalabalık dikilmeye başladı. Dikilmeye başladı diyorum çünkü polis kontrolünden geçip uçağa binmeden önceki salona kimseyi almadılar ve check-in sonrası olan bekleme yerinde de ancak 50kişilik oturma yeri olduğundan insanlar ayakta durmak zorunda kaldı. Çocukların koşuşturması, bebeklerin ağlamasını siz hayal edebiliyorsunuzdur heralde. Peki bu işten kim kazançlı çıkmış olabilir, bekleme yerindeki ufak kafetarya'nın bir satış patlaması yaşaması mümkün müdür sizce de?


Yaklaşık 1 saat daha geçtikten sonra diğer uçak yolcuları kontrollerden geçip uçaklarına bindiler ve yola çıktılar. Benim gibi bir 150 kişi daha Adana uçağını beklemeye devam ettik. Derken bizim uçağın yarım saat daha ertelendiği bilgisi verildi. Her nasıl oluyor anlamadım ama bu erteleme hep son dakikaya kalıyordu. Bir ara içecek ikram edileceği söylendi ama tabii biz polis kontrolünden geçip uçağa bineceğimiz salonda olduğumuzdan ve kafeterya diğer salonda kaldığından gidip de almak mümkün olmadı. Bir de yerimizden kalktığımızda oturmak için bekleyenleri görünce o anda kalkmamak kesinlikle daha iyi bir tercihti.


Ve biz 00.00 gibi uçağa alındık ve 00.30 gibi havalandık. Artık Pegasus çalışanları da sıkılmış olacaklar ki son yarım saatlik ertelemeden sonra bir bilgilendirme yapmadılar.


Uçak havalandıktan sonra yolcular sıkılmasın diye yapılan servis başladı. (Bir ara TV'de THY hosteslerinden birisi bu servislerin amacını böyle açıklamıştı. Azıcık içecek azıcık yiyecek kime yarar. ) Ama servis'in garipliği ikram edilen ürünlerin parayla sunulmasıydı. O sıralarda uyukladığım için bir şey almadım ama daha sonra şikayetvar.com'dan incelediğimde küçük su için 2YTL isteniyormuş, gerisini siz düşünün.


Ee pek tabii ki en ucuz havayolu olabilmek için birşeylerden kısmak gerekiyor, bunu da bence reklamlarında azıcık değinseler fena olmaz. Aynı uygulamayı Ikea da yapıyor belki ama bunu hizmeti alırken değil almadan önce öğrenebiliyorsunuz.


Uçak sonunda saat sabah 2'ye yaklaşırken Adana'ya indi. Adana-Mersin servisleri ile Mersin'e gidecektim. Servise bindim ve son şok dalgası. Servise uzun zaman önce ücret konulmuş. (Belki hep ücretliydi ama ilk defa bindiğim için kağıda yazdıkları "servisimiz 01.04.2007'den itibaren 5YTL ile ücretlendirilmektedir." ibaresine uyarak bunu söyleyebiliyorum.) Ücretli olması garip gelmedi ama bunu hiç olmazsa internet sitelerinde belirtmiş olsalardı yediğim kazığın boyutunu önceden bilmemi sağlayabilirlerdi.


Artık saat 3 olmuştu ki Mersin'e sağsalim varabildik. Kısa bir tatilden sonra aynı yolun tersi şeklinde İstanbul'a döndüm, tabii biraz daha az gecikme ile. Peki bundan sonra internet sitesinde uçaklarının zamanında kalkış oranını yayınlayan tek havayolu olan(?!) Pegasus'u tercih edecek miyim? Umarım böyle bir tercih yapmak zorunda kalmam.


Unutmadan bir de not, şikayetvar.com'da Pegasus için çok sayıda yazı yazılmış ama sanırım burayı takip etmiyorlar ya da edemiyorlar çünkü hiçbirisine henüz cevap dönülmemiş.

2 Temmuz 2007 Pazartesi

Akıl


Bir akıl hastanesini ziyareti sırasında adamın biri sorar:

- Bir insanın akıl hastanesine yatıp yatmayacağını nasıl belirliyorsunuz?

Doktor;
- Bir küveti su ile dolduruyoruz. Sonra hastaya üç şey veriyoruz. Bir kaşık, bir fincan ve bir kova. Sonra da kişiye küveti nasıl boşaltmayı tercih ettiğini soruyoruz. Siz ne yapardınız?

Adam;
- Ooo! Anladım. Normal bir insan kovayı tercih eder. Çünkü kova, kaşık ve fincandan büyük.

Hayır, der doktor. Normal bir insan küvetin tıpasını çeker. Sadece bize sunulanlar dışında çözüm bulmaktır akıl...

1 Temmuz 2007 Pazar

Gürültüye Alternatif Çözüm

Yaşlı bir adam emekliye ayrılır ve kendine bir lisenin yanında küçük bir ev alır. Emekliliğinin ilk bir kaç haftasını huzur içinde geçirir ama sonra ders yılı başlar.

Okulların açıldığı ilk gün, dersten çıkan öğrenciler yollarının üzerindeki her çöp bidonunu tekmelerler, bağırıp çağırarak. Bu çekilmez gürültü günler sürer ve yaşlı adam bir önlem almaya karar verir.

Ertesi gün çocuklar gürültüyle evine doğru yaklaşırken, kapısının önüne çıkar, onları durdurur ve "Çok tatlı çocuklarsınız, çok da eğleniyorsunuz. Bu neşenizi sürdürmenizi istiyorum sizden. Ben de sizlerin yaşındayken aynı şekilde gürültüler çıkarmaktan hoşlanırdım, bana gençliğimi hatırlatıyorsunuz. Eğer her gün buradan geçer ve gürültü yaparsanız size her gün 1 lira vereceğim" der.

Bu teklif çocukların çok hoşuna gider ve gürültüyü sürdürürler. Birkaç gün sonra yaşlı adam yine çocukların önüne çıkar ve onlara şöyle der, "Çocuklar enflasyon beni de etkilemeye başladı, bundan böyle size sadece 50 kuruş verebilirim."

Çocuklar pek hoşlanmazlar ama yine devam ederler gürültüye. Aradan bir kaç gün daha geçer ve yaşlı adam yine karşılar onları.

"Bakın" der, "Henüz maaşımı alamadım bu yüzden size günde ancak 25 kuruş verebilirim, tamam mı?"

"Olanaksız bayım" der içlerinden biri, "Günde 25 kuruş için bu işi yapacağımızı sanıyorsanız yanılıyorsunuz. Biz işi bırakıyoruz."


30 Haziran 2007 Cumartesi

Büyük İnsanlar Kuralı

Büyük hayranlık ve saygı duyduğunuz insanların derin düşüncelere daldığını gördüğünüzde, büyük olasılıkla öğle yemeğinde ne yiyeceklerini düşünüyorlardır.

29 Haziran 2007 Cuma

Bonus Trink Saat

Ürün güzel, şarkı güzel, reklam da güzel... Daha ne olsun :)

28 Haziran 2007 Perşembe

14 Haziran 2007 Perşembe

Ev Telefonunu ve ADSL Nakletmek

Diyelim ki taşındınız ve eski evinizde kullandığınız telefon hattınızı yeni evinize naklettirmek istediniz. İşe nereden başlayacaksınız, nereye başvuracaksınız? Aklınıza gelen bu ilk soruları tabii ki de Türk Telekom müşteri hizmetlerine sorabilirsiniz. Alo, merhaba, ben taşındım, telefonumu nasıl nakletttiririm?

Müşteri hizmetlerindeki yetkili size eski evinizdeki telefon hattınızın bağlı bulunduğu telekom müdürlüğüne giderek başvurmanızı söyler. Siz dersiniz ki imkanı yok, birincisi müdürlük nerede bilmiyorum, ikincisi çalışıyorum ve işyerinden bunun için izin almamın imkanı yok, üçüncüsü siz telekom şirketi değil misiniz ki bu işi telefon üzerinden yaptırmıyorsunuz... En azından faks göndereyim dilekçemi öyle halledin.

Bu işin telekom müdürlüğüne gitmeden hallolmayacağı üzerinde uzlaşmaya vardıktan sonra yollara düşüp telekom müdürlüğüne varırsınız.

Merhaba, ben telefonumu ve adsl bağlantımı nakletmeye geldim diyerek olaya girersiniz. Telekom müdürlüğünde çalışan memur size, eeee hayırlı olsun. Yeni eviniz bizim şebekeye mi bağlı diye sorar. Hayır dersiniz. Benim eski evim buradaydı... Olmaz o zaman der telekom memuru, yeni evinizin bağlı olduğu müdürlüğe gideceksiniz. Biz bilemeyiz ki buradan onların size vereceği numarayı...

Ne yapsanız da olmaz derler.... Bir şekilde yeni müdürlüğe gitmeden halletme yoluna gitmek ister ve telefon hattınızı nakil etmek yerine eski telefonunuzu kapatmak ve yeni başvuru yapmak üzerine anlaşırsınız. Yeni başvuruyu ne de olsa 444 1 444 ile yapmak mümkündür(!). Müşteri hizmetlerinden alacağınız yeni numara ile de adsl hattınızı bu yeni numaranıza taşıtabilirsiniz.

Adsl bağlantınızı da bu yeni numaranız üzerine alacak şekilde işe başlarsınız. Telefondaki müşteri hizmetleri yetkilisi sizden bütün bilgileri aldıktan sonra numaranızı bağlamak üzere evinize 3 gün içinde yetkililer gelecektir der. Yeni numaranızı da onlardan öğreneceksiniz diyerek olaya son noktayı koyar.

Peki adls taşıtmak için bana numara lazım, numarayı şimdi söyleyin deseniz de hiç bir sonuç alamazsınız. Ama olaya bu sefer de telekom müdürlüğünde çalışan memur devreye girer ve müşteri hizmetleri yetkilisi ile telefonda tartışmaya başlar. Sonuç sıfıra sıfır elde var bir yeni telefon hattı başvurusu şekline döner...

Herneyse derken telekom müdürlüğündeki amir bu sefer yeni müdürlüğü arayıp numarayı ister.. 5 dakika geçmeden başvuru sırasında verdiğiniz cep numaranız aranarak yeni numaranızı alırsınız.

Adsl hattınızı yeni numaranızıa bağlamak üzere sizden dilekçe alırlar ama anlaşılmadık bir şekilde de ayın başından bugüne kadar geçen süre içinde sizden kullanım ücretini alırlar. Durum anlaşılır ki aslında adsl hattınız da iptal edilmiş, yeni telefonunuza da yeni adsl bağlanmıştır. Ancak bu yeni adsl için sizden bağlantı parası almayacaklardır.

Ay sonunda her ne kadar yeni evinizin adresini on sekiz bir yanda yazmış olsanız da telefon ve adsl faturalarınız eski evinize yollanacaktır. Eski komşularınızın size haber vermesiyle faturalardan haberdar olacaksınız.

Faturalarınızı yatırmak üzere yine bir telekom bayiinde görüşmek üzere Türk Telekom topraklarından ayrılırsınız.

4 Haziran 2007 Pazartesi

Kampanyadaki Değişim

Geçen radyoda duydum müthiş(!) kampanyadaki değişimi. Kamyon için sadece 49lt yeterli olacakmış. Benzinciye gittiğimde de değişmiş afişi asmışlar.


Bakalım internet sitesini ne zaman değiştirecekler...


29 Mayıs 2007 Salı

Seçimler için istediklerim

1) Milletvekillerini seçerken partiye oy vermek yerine, istediğim adayın seçilebilmesi için oy vereyim. Parti yöneticilerinin hazırladığı liste içerisinden istediğim herhangi bir adayı meclise gönderebilmeliyim.

2) Bütün partilerin adaylarının geçmişte neler yaptıklarını, gelecek için ne vaadettiklerini görebileceğim, bilgi edinebileceğim internet siteleri veya gazeteler hazırlansın.

3) Vekillerin sadece mecliste milletvekilliğinden dolayı dile getirdikleri görüşleri için dokunulmazlık olsun, adi suçlar için bu dokunulmazlık kullanılamasın.

4) Seçilen vekiller bütün meclisin yeniden feshine gerek kalmadan değiştirilebilsin. Örneğin yıllık olarak vekiller seçmenlerinin önüne çıksın ve hesap versin, beğenilmeyen vekil meclisten çekilerek yerine yenisi gönderilsin.

5) Vefat eden ya da milletvekilliğinden istifa eden vekillerin yerine yenileri hemen zaman kaybetmeden seçilsin ki o seçmenlerin de mecliste temsilcisi bulunabilsin.

Şimdilik 5 madde yazdım ancak devamı geldikçe ekleyeceğim.

10 Mayıs 2007 Perşembe

Kampanya dediğin böyle olur


BP'nin son dönemde başlattığı müthiş(!) kampanyaya dikkat çekmek istiyorum. Önce internet sitelerinde kampanya ile ilgili verdikleri bilgiyi yazayım.


-------------

Şimdi BP'de hem kocaman hem de koskocaman kamyonlar var!

199* litre akaryakıt alan herkese 1:43 küçük kamyon 5 YTL'ye
299* litre akaryakıt alan herkese 1:23 büyük kamyon 9 YTL'ye hediye!



Kampanya koşulları
Bu kampanya 18 Haziran saat 23:59’a kadar kampanyaya katılan BP istasyonlarında, sadece PEŞİN ve KREDİ KARTLI akaryakıt alımları için geçerlidir. BP TAŞITMATİK müşterileri kampanyaya katılamaz. Kampanyada, AYNI BP İSTASYONUNDAN aldığınız kuponların toplamı akaryakıt ürünleri için 199 Litre veya BP Auto LPG için 399 Litre’ye ulaştığında sadece 5 YTL (KDV dahil) katılım payı ödeyerek 1 adet 1:43 ölçekte KÜÇÜK KAMYON, 299 Litre veya BP Auto LPG için 599 Litre’ye ulaştığında sadece 9 YTL (KDV dahil) katılım payı ödeyerek 1 adet 1:32 ölçekte BÜYÜK KAMYON almaya hak kazanırsınız. Kamyon’larınızı 18 Haziran 2007 tarihine kadar KUPONLARI ALDIĞINIZ BP İSTASYONUNA ibraz ederek alabilirsiniz. Farklı BP istasyonlarından alınan kuponlar BİRLEŞTİRİLEMEZ. Arkası kaşeli ve imzalı olmayan kuponlar GEÇERSİZDİR.

Kampanya stoklarla sınırlıdır ve katılanlar yukarıdaki şartları kabul etmiş sayılır.


--------------


Sağolsunlar varolsunlar ki her seferinde aynı istasyona gidip 199 litre benzin aldıktan sonra 5YTL'ye kamyon kazanmaya hak kazandırıyorlar.
Kabaca bir hesap yapsak; litresi 3ytl olan benzinden 200 litre aldıktan sonra 600YTL ödemiş olacağız. Bunun karşılığında sadece 5YTL ödeyerek müthiş(!) BP kamyonunu kazanıyoruz.
Tarih konusuna değinmeye gerek var mı bilmiyorum ama kampanyanın başlangıcından 18 Haziran'a kadar 1.5 ay süre olsa demek ki her hafta 33 litre benzin almak gerekecek.
Arabadan inmeyip hemen litre litre benzinimizi alalım ama sakın yoldaki herhangi bir BP'de durmayalım, hep aynı istasyona gidelim.
Müşteriyi ne de güzel bağladılar...

7 Mayıs 2007 Pazartesi

isteme


1 Mayıs 2007 Salı

1 Mayıs İşçinin Emekçinin Bayramı

1 Mayıs 1886'da Amerika işçiler günlük 8 saatlik çalışma talebiyle iş bırakma eylemi yapmışlar. O tarihten sonra 1 Mayıs dünyada İşçi Bayramı olarak kutlanmaya başlanmış.

Bugün İstanbul'da 1 Mayıs'ı Taksim meydanında kutlamak isteyen işçi konfederasyonlarına karşılık valiliğin izin vermemesi nedeniyle ulaşımda aksamalar oluyor. Umarım herhangi bir olay çıkmadan kutlamalar yapılabilir.

30 Nisan 2007 Pazartesi

Gazeteler ne yazar?

"29 Nisan Cumhuriyet Buluşması" bugünkü gazetelerde acaba "Fenerbahçe-Denizlispor" maçı kadar yer bulabilecek mi?

29 Nisan 2007 Pazar

29 Nisan Buluşması

1.30 gibi Mecidiyeköy'de metrodan çıkıp yürüyerek meydana gitmeye çalıştık. Kalabalıktan pek de ilerleyebildiğimiz söylenemez ancak ne olursa olsun meydanda ya da değil oradaki herkeste aynı coşku vardı.

Görebildiğim ilginç bir pankart bir kağıda çizilmiş ampul resmi ve altındaki yazı:
Lüzumsuzsa Söndürünüz!...

Duyduğum bir kaç slogan;
- Türkiye laiktir, laik kalacak
- Türkiye ayıldı, imam bayıldı
- İşte Tandoğan,
İşte Çağlayan,
Ananı da al git Erdoğan
- Tayyip baksana, Kaç kişiyiz saysana

Sözlükte de bir kısmını toparlamışlar.
http://sozluk.sourtimes.org/show.asp?t=29+nisan+2007+cumhuriyet+mitingi+sloganlari

20 Nisan 2007 Cuma

Moto GP

Bu haftasonu İstanbul'da yapılacak Moto GP'nin programı aşağıdaki gibi. Şu ana kadar pek duyurulamamış olsa da önemli ve bir o kadar da heyacanlı organizasyon. Ancak önümüzdeki seneden itibaren İstanbul ayağı destek bulunamadığı için yapılmayacakmış. O kadar uğraşıp yapılan yarış alanı da artık yılda 1-2 defa kullanılarak eskimeden çürür.

10 Nisan 2007 Salı

Impossible

Bir kaç sene önce televizyonda sıkça klibi izliyorduk. Aklıma geldi ekleyeyim dedim. Edyta Gorniak

4 Nisan 2007 Çarşamba

Yollar sizin oyun alanınız

Ford'un reklamındaki slogan. Sanırım akşamları E-5'te slalom yapanlar ile caddedeki yarışçıları kastediyorlar.

3 Nisan 2007 Salı

İlginçlikler içinde ilginçlinkler


Girişimin başarılı olmasını dilediğim reklamligine göz atmanızı tavsiye ederim.

31 Mart 2007 Cumartesi

bot

17 Mart, Melen

20 Mart 2007 Salı

Çözüm Listesi

Bugün sabah işe gelirken bir pankart dikkatimi çekti. "Çözüm 53: Dolapdereyi artık sel basmayacak."

İstanbul Büyükşehir Belediyesi bundan bir süre önce yaptığı bütün işlere numara vermeye başlamıştı. Üstgeçitlerde, köprülerde, panolarda, vs. neresi varsa büyük harflerle "Çözüm 43: Şişli Hürriyet Cad. Kavşağı", "Çözüm 125: Maltepe Atık Su Arıtma Tesisi" ve bunlar gibi yüzlercesi yazılıyordu. Hatta çok iddialı olarak bir kısmı için bitiş tarihi bile verilmişti; "Çözüm 75: Maslak Üst Geçit, Nisan 2007".

Acaba bu işlerden kaçı tamamlandı, kaçı devam ediyor bunları soracak değilim. Asıl merak ettiğim bu işlere numara vermeyi nasıl başardılar. Verilen numaralar işler bittikten sonra kullanıma açıldı mı?

Belediye işlerini numaralandırma daire başkanlığı varsa bu işler için kaç memur çalışmıştır?
- Şefim, 41 numaralı çözümümüz tamamlandı, yeni kanalizasyon çözümüne 41 diyoruz uygun mudur?
- Olur mu öyle şey kardeşim. Bilmiyor musun kanalizasyon çözümlerimiz 100'lü numaralarla başlayacak dedik, kavşaklar 40'larla başlıyor.

:)

13 Mart 2007 Salı

Sağlığına...







Sağlık olsun

14 Mart Tıp Bayramı, Türkiye'de Osmanlı'lar döneminde kutlanmaya başlanmış. İlk cerrahhanenin kurulmasının yıl dönemine denk geliyor.


Dünya'da ise Dünya Sağlık Günü, 7 Nisan'da kutlanıyor. İkinci Dünya Savaşından sonra Dünya Sağlık Örgütü tarafından belirlenmiş. Her sene belirli bir mesaj verilmeye çalışılıyormuş.
Key messages for World Health Day 2007:
1.Threats to health know no borders.
2.Invest in health, build a safer future.
3.Health leads to security; insecurity leads to poor health.
4.Preparedness and quick response improve international health security.
5.The World Health Organization is making the world more secure.

6 Mart 2007 Salı

iki karar

Yakın zamanda uygulayacağım iki kararım var. Birincisi iyi bir televizyon almak, ikincisi eskisi gibi futbol maçı izlemek.... Çalışmalara hemen başlayacağım. Plazma, LCD ya da klasik tüplü model araştırması önce ve sonrasında fiyat-kalite durumuna göre en uygunu seçmek. Bu konuda bütçe yaratmak ikinci bir adım olacak.


Şu anda televizyonda Liverpool-Barcelona maçı oynanıyor. Oyunun kalitesiyle, seyircilerin tepkisiyle, stadın güzelliği ile efsanaler arasına girecek bir karşılaşma olduğu şimdiden belli. Tek kötü yan spiker, ah Sabri ah!... :)

27 Şubat 2007 Salı

Boru Reklamı

Boru reklamlarında oldukça çekişme var. " Tut şunun ucundan döşeyelim abi", "Everything passes inside" olsun, hep akılda kalan sloganlar. "Bu işte bizim borumuz öter" diyerek bakalım noktayı koyabilecekler mi? :)

21 Şubat 2007 Çarşamba

komşular

Komşuluk üzerine yazmadan önce bir karikatür...

19 Şubat 2007 Pazartesi

istemediğini seçmek

Oylarımızı en çok istediğimize verdiğimiz gibi istemediklerimiz için de kullanabilmeliyiz. Seçim sonucunda bir parti en çok kişi tarafından istenebileceği gibi, en çok kişi tarafından istenmeyen de çıkabilir. Bu durumda istememe oyuna karşılık isteme oyu silinerek partinin gerçek oyuna ulaşırız. Böylelikle de hem arada kalanların biraz daha önü açılmış olur hem de daha çok desteklenen bir parti seçilmiş olur.

14 Şubat 2007 Çarşamba

yemezler


31 Ocak 2007 Çarşamba

Dinlenesi Kanallar

Evde radyo dinlemek gibi bir alışkanlığım yoktur. Radyoyu bir yerden bir yere giderken arabada, dolmuşta, otobüste dinlerim. Genelde o anda ne çalıyorsa da değiştirmeyi tercih etmem, bulduğuma razı olurum.

Ancak radyo konusunda tahammül edemediğim şeyler yok da değil. Öyle ki bazen anlamsız yere çok uzun konuşan sunucular ve ne ürünü tanıtan ne güldüren ne de her hangi bir duygu uyandıran reklamlar bırak kanalı değiştirmeyi, radyoyu kapattırmayı bile düşündürürler. Bu yüzden değiştireceksem ne çaldığını ya da ne çalmayacağını bildiğim radyoları seçerim. Son keşfim ise Radyo1. Frekansı 105.7 ama son zamanlarda çalan ilanlarda 4 Şubat'tan itibaren değişeceği ve 105.6 olacağı söyleniyor.

Türkçe pop müzik ve türevleri çalınıyor. En hoşuma giden yanı sunucular çok kısa konuşuyor ve hiç reklam yok. Gerçi reklam çalmıyor olmasının nedeni henüz reklam alamıyor olmasından kaynaklanıyordur. Umarım bundan sonra da böyle devam eder. Çaldıkları müzikler çok eğlendirmese bile kafa dağıtmak için yeterli olduğunu düşünüyorum.

Daha önceleri dinlediğim 99.0'da yayın yapan KarmaTurk'tu, ama aldıkları reklamlarla önceliklerini kaybetmek zorunda kaldılar. Radyo1'in sonununun böyle olmayacağını umut etmekten başka da çarem yok.

25 Ocak 2007 Perşembe

keyifli program

Televizyon diziler haricinde takip etmeye çalıştığım, daha doğrusu rastlayınca izlediğim birkaç programdan birisi "Biri Bana Anlatsın". Çeşitli konuları ele almaları ve konuyla alakalı veya alakasız bir çok konuk çağırmaları hoşuma gidiyor. Televizyon Makinası'nda olduğu gibi konukları çağırıp konuşturmadan da göndermiyorlar.. :)

Kadir Çöpdemir ve Beyaz, çok uyumlu şekilde programı idare ediyorlar. Karşılıklı espriler, konuyu hafif toparlayan, hafif dağıtan yorumlar, konukların anıları ve diğer şeyler. Hepsi programa ayrı bir renk katıyor....

24 Ocak 2007 Çarşamba

kayıplar

Ülke gündemi sürekli değişiyor. Bir konu tartışılıp bitmeden yeni birisi başlıyor ve böyle açık konular gün geçtikçe artmaya devam ediyor.

Şu sıralar Hrant Dink suikasti var gündemde... Bunun paralelinde bugün ölümünün 14. yılı olan Uğur Mumcu, 6 yıl önce öldürülen Gaffar Okkan ve bu sabah vefat eden İsmail Cem, akşam haberlerinde 3'er 5'er dakikalık bölümlerle geçiştirilmek zorunda kaldı...

23 Ocak 2007 Salı

pistten görüntüler

Geçen gün gittiğimiz Levent'teki karting pisttinin resimlerini bilgisayara yükledim... Şöyle bir bakınca pırıl pırıl bir pist gibi görünüyor... Keşke resimlere oradaki havayı ya da daha doğrusu havasızlığı da ekleyebilsek... :)



22 Ocak 2007 Pazartesi

Farklı

Bu sabah işe gelirken hastaneye doğru giden bir ambulans gördüm. Aracın rengi, diğer gördüğüm ambulanslardan biraz daha farklıydı. Mavi çizgili, mavi yazılı bir araçtı. Neden bir standart yapmadılar ki acaba?

Her tarafı kıpkırmızı kamyonlardır itfaiye araçları. Sesiyle birlikte kırmızıyı da farkedince araçlar yolu açar, ya da en azından açmasını umuyoruz. Ambulanslarda tam tersine pek bir uyum yok. Genelde beyaz üzerine kırmızı şeritliler. Bu sabah gördüğüm gibi mavi olanlar gibi yeşil çizgili olanları da var. Kimisinin rengi de turuncuya çalıyor desem yalan olmaz...

Acaba ambulansları sapsarı bir renge boyasak uzaktan farkedilmeleri kolaylaşmaz mı? Böylece acil geldiğini görmez miydik? Neyse belki ilerde yaparlar...

20 Ocak 2007 Cumartesi

akıllı biletim

Otobüse binip 2 kişi aynı, normal akbili kullanırsanız, tramvaya geçtiğinizde yalnızca birisini ücretsiz aktarma yapar.

Aynı şey normal akbille tramvay-finükülerde de geçerlidir.

alırım anahtarını

Şirketin aylık organizasyonları ile her ay 1 kere karting yapmaya gidiyoruz. Daha önceki organizasyonları Autodrom'da, Rasathane'de ve Tuzla'da yapmıştık. 2007 yılının ilk turnuvasını Levent'te yeni açılan bir pistte yaptık. Pistle ilgili kısa yorumumu yazayım ki birgün gitmek isteyenler faydalansın.

Öncelikle yerin altında, kapalı otopark içinde bir pist olduğundan havasız. Sürekli çalışan arabaların eksozu dışarı atılmadığından bir süre sonra rahatsızlık vermeye başlıyor. Eğer astım gibi bir solunum hastalığınız varsa kesinlikle gitmeyin.

İkinci olarak kapalı bir ortam olduğundan gürültü yankılarla birlikte daha da artıyor. Mekandan çıkalı 8 saat geçmiş olmasına rağmen hala bile o motor seslerinin çınlaması kulaklarımda.

Arabalar oldukça eski sayılır. Dolayısıyla birbirleri arasında fark var. Birisinin freni tutmazken, birisi gaza basmıyor. Bunun gibi sorunlar da yarışı yarış olmaktan çıkarıyor.

Otopark içinde bina için olan kolonlar olduğundan yarış pisti oldukça dar. Geçiş imkanı yok. Ancak birisi kaza yaptığında geçebiliyorsunuz. Ve eğer önünüzdeki dar bir yolda kaza yapmış ise geçemiyor, görevlilerin onu tekrar yola koymasını bekliyorsunuz.

Son olarak merkezi bir yerde olduğundan kendi aracınızla gelecekseniz otoparkı kullanmak durumundasınız ve 5YTL otopark ücreti alınıyor.

İşin özü, açık alanda temiz, rahat bir yarış yapmak varken sakın birilerinin sizi kandırıp bu kapalı ve dar piste getirmesine izin vermeyin.

18 Ocak 2007 Perşembe

yenilikler

Okuduklarım, izlediklerim için kısaca yazdığımda artık imdb'ye ya da ideefixe'ye gitmek yerine benim yazılarıma ulaştıracağım...

11 Ocak 2007 Perşembe

ava çıkanlar...

Aşağıdaki yazıyı ben hazırlamadım, internette bir yerlerden buldum. Kaynağını bilmediğim için yazamadım...

Mesleklere göre kim nasıl avcı olurdu?

Matemaktikçiler
Matematikçiler fil avlamak için Afrika'ya giderler. Fil olmayan herşeyi dışarı atıp geriye ne kalırsa onu avlarlar.

Deneyimli Matematikçiler
Bir önceki adımdaki işlemi yapmadan önce en az bir filin bulunduğunu ispat ederler.

Matematik Profesörleri
En az bir filin bulunduğunu ispat ederler ve onun bulunup yakalanma işini yüksek lisans öğrencilerine ödev olarak verirler.

Bilgisayar Mühendisleri
1. Afirikaya git.
2. Ümit burnunda başla
3. Düzenli bir şekilde tüm kıtayı doğudan batıya doğru tarayarak kuzeye doğru ilerle
4. Her tarama adımında
4a. Görülen tüm hayvanları yakala
4b. Her yakalanan hayvanı bilinen bir fille karşılaştır
4c. Bulunca dur.

Deneyimli Bilgisayar Mühendisleri
Yukarıdaki algoritmanın durmasını garantilemek için Kahire civarına önceden bir fil yerleştirirler.

Assembly Dili Programcıları
Bu algoritmayı ellerinin ve dizlerinin üzerinde emekleyerek izlemeyi tercih ederler.

Donanım Mühendisleri
Afrika’ya gidip rengi gri olan hayvanları rastgele yakalamaya başlarlar. Ağırlığı daha önceden bilinen bir filinkinden %15 fazla veya az bir hayvana rastlayınca dururlar.

Ekonomistler
Bu meslek grubundakiler fil avlamazlar. Ancak yeterli ücret ödendiği taktirde fillerin kendi kendilerini avlayacağını düşünürler.

İstatistikçiler
Peşpeşe n kez rastladıkları hayvana fil adını verip onu avlarlar.

Danışmanlar
Fil avlamazlar. Aslında hiç bir şey avlamazlar. Ama fil avlamak isteyen insanlara saat ücreti karşılığında tavsiyede bulunurlar.

Yöneylem Araştırmacılar
Avcının şapkasının büyüklüğü ile kullanılan mermilerin renginin fil avlama stratejileri üzerindeki etkisini araştırırlar. Tek istedikleri birilerinin kendilerine fil adı verilen nesneyi tanımlamasıdır.

Politikacılar
Fil avlamazlar. Sadece sizin avladığınız fili kendi seçmenleriyle paylaşırlar.

Avukatlar
Fil avlamazlar. Sadece fil sürüsünü izleyerek sürünün ardında bıraktığı mülkiyetin kime ait olduğunu tartışırlar.

Üst Düzey Yöneticiler
Geniş kapsamlı fil avlama stratejileri oluştururlar. Ancak bu çalışmaları sırasında fillerin tarla farelerine benzeyen sadece sesleri biraz daha kalın olan yaratıklar olduğunu kabul ederler.

Kalite Kontrol Denetçileri
Fillerle ilgilenmeyip avcıların jipe eşyalarını yüklerken yaptıkları hatalar ile uğraşırlar.

Satış Temsilcileri
Fil avlamazlar. Tüm zamanlarını yakalamadıkları filleri satmya çalışarak ve sezon açılmadan 2 gün önce malı teslim edeceklerini iddia ederek geçirirler.

Bilgisayar Yazılımı Satıcıları
Yakaladıkları ilk hayvanı sevkedip fil faturası keserler.

Bilgisayar Donanımı Satıcıları
Tavşan yakalayıp, griye boyadıktan sonra masa üstü fil diye satarlar.

4 Ocak 2007 Perşembe

3 Ocak 2007 Çarşamba

alışverişimde kaliteli değerler

Bu yazacaklarımı bugün sabah görüştüğüm bir yakınımdan dinledim...

İnsanların alışveriş yaparken kime, kimin parası ile aldıklarına göre iki kriterdeki, değer ve kalite, değişimler aşağıdaki şekilde oluyormuş.

Eğer bir kimse kendi parası ile kendisi için birşeyler almak istiyorsa hem kaliteyi hem de değeri dikkate alırmış. Kullanışlı ve güzel olsun, ama fiyatı da makul olsun...

Kendi parası ile başkası için birşeyler almak istendiğinde ise değer dikkate alınıyor, kaliteye ikinci planda daha az önem veriliyor. Önce makul fiyata birşeyler bulalım, nasıl olsa hediyeyi düşünmek önemli...

Bir kimse başkasının parası ile kendisine birşeyler almak istiyorsa kaliteyi dikkate alıyor, ancak değeri ikinci planda bırakıyor. Şöyle güzel, yakışan birşeyler alalım, parası mühim değil...

Eğer bir kimse başkasının parası ile başkasına birşeyler almak amacında ise değeri de kaliteyi de önemsemiyormuş...

matematik üzerine yaşamlar

Matematiği bir çok kimse sevmez. Hesap kitap işleri zor gelir, yapamaz ya da uğraşmak istemez. Bir kısım içinse vazgeçilmez bir tutkudur matematik.

Bu sabah NTV'de bir haber vardı, Türkiye'de köyde yaşayan ilkokul mezunu yaşlı bir adam hakkında. Askerde ya da daha önce, tam olarak hatırlayamıyorum, matematik öğrenmiş. O günden sonra da sürekli okuyarak kendini geliştirmiş. Öğrendikleri üzerine yorumlar yapmış. Bugün bayağı bir kitabı okuyup bitirmiş durumdaymış. Evinin her köşesinde matematik problemleri çözülmüş. Şu anda X^3 -3x + 9 = 0 neden onu bulmaya çalışıyormuş. Matematik sevgisi üzerine ilginç bir haberdi. İlkokul mezunu matematik tutkunu Mehmet Amca diye geçiyordu haberin başlığı...

Aşağıdaki linkteki videoda çarpmayı değişik bir şekilde göstermişler. Belki bunlardır insanları cezbeden...

http://www.glumbert.com/media/multiply

www.uspayi.com