13 Kasım 2009 Cuma

Havalimanında Otopark


Atatürk Havalimanına aracıyla gidenlere bir tavsiye...

Aracınızı valeye vermekten çekiniyor, kendim parketmeliyim diyorsanız;

4 Gün veya daha uzun süreler için abonmanlık yapılıyor. Otoparka girip giriş kartı aldıktan sonra ödeme noktasından abonmanlık başlatılabilir. Günlük yaklaşık 23TL olan park ücreti abonmanlık ile günlük 16-17TL civarında oluyor.

Eğer iş bankası kredi kartı kullanıyorsanız günlük 23TL olan ücrete %50 indirim yapılıyor. Ancak bu indirim aboneliklerde geçerli değil. %50 indirimle 4 günlük abonelikten daha ucuza park edilebiliyor.

24 Ekim 2009 Cumartesi

Alıntı - Hayat Bir Yoldur

...Bir gün kendisine, hayatın bir yol olduğunu ve bu yolda yüzlerce köy, kasaba şehir olduğunu vurguladım. Her yeni mezun, hedefine hemen ulaştıracak kestirme yol arar. Eğer amacımız istanbuldan, Didim'e gitmek ise; öncelikle ya Çanakkale'ye uğrayıp, köprüyü geçip, bir sürü köyü görmemiz ya da Bursa üzerinden, Balıkesir'e gelip oradan İzmir yoluna ve sonrasında da Aydın güzergahı ile Didim'e ulaşmak mümkün olur. Hayat bizi öyle savurur ki, biz farkında olmadan, önce Van'a yola çıkıp, sonra oranın doğru güzergah olmadığını anlayınca Sinop'a gelip ardından Maraş'a uğrayıp da Didim'e ulaşabiliriz.

Bütün öğrencilerime derslerde verdiğim mesajları ona da aktardım. Eğer Didim'e gideceksen, oraya daha önceden ulaşmış en az 3 kişi bulacaksın ve yol haritalarını çizdireceksin. Herkes çok farklı yol haritaları çizecektir. Sen sana en hoş gelen ve severek gideceğin yolu seçeceksin. Biri ormanlık ve muhteşem manzaralarla dolu, ama çok virajlı 300 km yol olabilir. Diğeri, otoban ve 500 km'lik bir yol olabilir. Önemli olan en büyük keyifle yol almaktır. "Hayallerinin peşinde koş. Gerisi gelir" dedim. "Hayat kaostur. Bir arabanın tekerleğinden fırlayan bir küçük taş hayatının bütün akışını değiştirebilir, artık birçok şeyi biraz da oluruna bırak" dedim...

Yaşar Erdinç, http://www.bilgeyatirimci.com/yasar_erdinc/view/9422/alp_n

1 Ekim 2009 Perşembe

Ehliyet Bulundurmamak

Sürücü belgeniz var ama trafikte araç kullanırken yanınızda değil ise ödenmesi muhtemel ceza aşağıdaki gibiymiş.

Madde: 44/1-b
Araç kullanırken sürücü belgelerini yanlarında bulundurmamak ve yetkililerin her isteyişinde göstermemek
Miktar: 128,00 TL
Puan: 5

http://www.trafik.gov.tr/mevzuat/2009_yili_para_cezalari.zip

29 Eylül 2009 Salı

Konfüçyüs dedi ki...

  • Bir yerde küçük insanların büyük gölgeleri varsa, o yerde güneş batıyor demektir.
  • Derin olan kuyu değil,kısa olan iptir.
  • Aradığını bilmeyen bulduğunda anlayamaz.
  • Kendine yapılmasını istemediğini sen de başkasına yapma.
  • Dal rüzgarı affetmiştir ama, kırılmıştır bir kere.
  • İnsanlar sahip olduklarını küçümser, sahip olamadıklarını önemser.
  • Konuşmaya layık olanlarla konuşmazsanız, insan kaybedersiniz. Konuşmaya layık olmayanlarla konuşursanız, söz kaybedersiniz. Bilge olan kişi, insan kaybetmez, söz de kaybetmez.
  • Bildiğini bilenin arkasından gidiniz, bildiğini bilmeyeni uyarınız, bilmediğini bilene öğretiniz, bilmediğini bilmeyenden kaçınız.
  • Karanlığa söveceğine, kalk bir mum yak
  • Susmak, insanı ele vermeyen sadık bir arkadaştır.
  • Üstün insan konuşmadan önce eyleme geçer ve sonra eylemine göre konuşur.
  • Bilgi özgüveni, özgüven ise gücü yaratır.
  • Çizik bir elmas, çizik olmayan bir çakıl taşından daha iyidir
  • Bilgi insanı şüpheden, iyilik acı çekmekten, kararlı olmak korkudan kurtarır.
  • Alkışı en sessiz şekilde karşılayan, alkışı hak etmiş demektir.
  • Bir milleti tutsak etmek isterseniz, onun müziğini çürütün.
  • Elmas nasıl yontulmadan kusursuz olmaz ise; insan da acı çekmeden olgunlaşmaz.
  • Faydalı insan odur ki boş durmayı sevmez, kişiliğini faydalı işlerle geliştirir.
  • Güçlü olan sayıca kalabalık kitleler değil, eğitimli kitlelerdir.
  • İyi insanlar olduğu gibi görünür, göründüğü gibi olur.
  • Fedakarlıklar senden başkası bilmiyorsa değer taşır.
  • Kitleler cezalarla düzene sokulursa dejenere olur, karizma ve nezaketle yönetilirse bilinçli ve dürüst olur.
  • Bir şeyi bildiğin zaman, onu bildiğini göstermeye çalış. Bir şeyi bilmiyorsan, onu bilmediğini kabul et. İşte bu bilgidir.
  • Eğitimli insanın hedefi daima yüksek olur. Küçük işlerle küçük insanlar uğraşır.
  • Kendisini eleştirebilen insanlar doğruyu ve güzeli bulma konusunda daha şanslıdırlar.
  • İrade öyle değerli bir özelliktir ki bir ordu komutansız kalsa da kişi iradesinden yoksun kalamaz. İradeli insan davranışları tutarlı insandır.
  • İyi yönetici olmanın sırrı dört yanlıştan kaçınmak, beş doğruyu uygulamaktan geçer. Dört yanlış şunlardır: nasihat etmeden infaz etmek (gaddarlık); öğretmeden başarıyı ölçmek (kabalık), yönetimde gevşek olup sınırlar koymak (art niyet), özlük haklarının dağıtımında cimri davranmak (bürokrat olmak). Beş doğru ise şunlardır: müsrif olmadan eliaçık olmak; gocunmadan çalışmak; haris olmadan istek duymak; mağrur olmadan rahat davranmak; ürkütücü olmadan saygın olmak.
  • 13 Nisan 2009 Pazartesi

    İçimizdeki Kavga

    Kabilenin yaşlısı torunlarını eğitiyordu.

    Onlara dedi ki;

    "İçimde bir kavga var. Korkunç bir kavga... İki kurt arasında... 

    Bu kurtlardan birisi; korkuyu, öfkeyi, kıskançlığı, üzüntüyü, açgözlülüğü, kibiri, kendine acımayı, suçluluğu, küskünlüğü, aşağılık duygusunu, yalanları, üstünlük taslamayı ve egoyu temsil ediyor.

    Diğeri ise; zevki, huzuru, sevgiyi, umudu, paylaşmayı, cömertliği, dinginliği, alçak gönüllülüğü, nezaketi, yardımseverliliği, dostluğu, anlayışı, merhameti ve inancı temsil ediyor. 

    Aynı savaş sizin içinizde de sürüyor ve diğer tüm insanların içinde de..."

    Çocuklar anlatılanları anlamak için bir dakika düşündüler ve içlerinden biri büyükbabasına; "Hangi kurt kazanacak?" diye sordu.

    Yaşlı adam kısaca cevapladı; "Beslediğin..."

    6 Nisan 2009 Pazartesi

    Misafirimiz var

    Evimize misafir geleceğinde ortalığı derler toplar, etrafe çeki düzen veririz. Pek tabii ki şehrimize misafir geleceğinde de aynı şeyleri şehrimize yaparız. 

    ABD başkanı Obama dün gece Türkiye'ye geldi. Ankara'daki programı sona erdikten sonra sanıyorum bu akşamüstü İstanbul'a geçecek. Şehirlerimizi temizledik, süpürdük, yanmayan sokak lambalarımızı kendimiz için değil, Obama için yaktık. Yol çizgilerimizi başkan düzgün hatırlarsın diye düzellttik. Amma velakin bu ziyaretin hem Ankaralılara hem de İstanbullulara büyük bir eziyet çektireceğini de garanti ettik. 

    Obama için havalimanı, otel yolu, alternatif yolu, gezi yolu vs derken onlarca yol kapatıldı. Cep telefonları çekmesin diye kesici cihazlar yerleştirildi. Her yana arama ile girilebilir yapıldı. Kısacası şehirde habersiz kuş uçmaması sağlandı ya da sağlanmaya çalışıldı.

    Daha geçtiğimiz haftasonu dünya liderleri G20 toplantısı için Londra'da toplanmıştı. Dünyanın en gelişmiş 20 devlet temsilcisi aynı şehirdeydi. Düşünüyorum da bizde sadece Obama için bu kadar önlem alındığına göre Londra'da kim bilir neler yapılmıştır. 

    G20 toplantısını Londra'da değil Ankara'da yapıyor olsaydık biz de sokağa çıkma yasağı ilan edilirdi. Kimse evinden çıkmasın, konuşmasın ki başkanlar "güvenli" bir biçimde şehrin tadını çıkarsın.

    Obama için kapanan yolların, çekmeyen telefonların, kaybolan işgücünün de bir maliyeti var elbet. Dün akşam televizyonda havalimanına giriş çıkışlarda arama yapıldığını gösteriyorlardı. Yavaş yapılan aramalardan dolayı uçağı kaçıranlar mı dersin, işine geç kalanlar mı, ne ararsan vardır. Tabii bir de o kadar polis, araç, gereç maliyetini ayrıca hesaba eklemek gerekiyor.

    Bizim devlet başkanımız, başbakanımız ya da bakanlarımız da diğer ülke şehirlerine ziyarete gittiğinde oralarda da halkın yolu kapatılıyor, cep telefonları susturuluyor mudur diye bir soru takılıyor aklıma. 1 hafta öncesinden Adana Şalgam Suyu, Akçaabat köftesi, Çengelköy hıyarını gönderiyor muyuz?

    Bütün bu alınan önlemleri acaba bizim yetkililerimiz mi düşünmüştür yoksa amerikalılar mı talep etmiştir? Biz bu kadar güvenlik önlemini aldığımızda "Bakın bizim ülkemiz ne kadar güvenli, korkmadan gelebilirsiniz" mi demiş oluyoruz, "Bizim buralar çok sakat, bu önlemlere rağmen güvenliğinizi sağlayabildiğimizi düşünemiyoruz,  bir daha gelmek istediğinizde şehri boşaltıp daha güvenli bir ortam yaratırız, ama siz en iyisi hiç gelmeyin" mi diyoruz.

    Sonuçta yine bir misafir yine bir işkence... "Böyle geleceğine hiç gelmesin" demeye adım adım yaklaşıyoruz...


    23 Mart 2009 Pazartesi

    Muhtar Seçimi


    Önümüzdeki hafta yerel seçimler var. Her yanda bir telaş, oy kapma yarışı söz konusu... Siyasi partilerden geri kalmayan sürüsüyle muhtar adayımız var...

    Her biri kendisine pankart astırmış. Kimisi "ortak yönetimden", kimisi "paylaşımcı idareden", kimisi "halkın gücünden" vs. dem vurmuş... İyi de kardeşim senin aday olduğun makam muhtarlık... Neyi yönetiyorsun, neyi paylaşacaksın ki...

    Muhtarın benim bildiğim 3 görevi var.
    1) İkametgah verilir.
    2) Adresine ulaşmayan postalar için adres kontrol edilir.
    3)  Askerlik kağıtları gönderilir.

    Kanun maddesine de baksak 3-5 madde daha gelir, üzerine yönetimle ilgili madde gelmez...

    Peki bu kadar adamın faydası nedir de muhtar olmak için bu kadar vakit ve para harcayabiliyorlar?

    29 Ocak 2009 Perşembe

    Haftanın Gündemi

    Çok hızlı değişen gündemi ne kadar takip edebildiğinizi ölçen bir test. Ne yazık ki bu haftaki sorulardan 10'una doğru yanıt verebildim. Sonuca göre Türkiye gündemini yakalamış olmama rağmen Dünya neler yapmış bihaberim... :)





    www.uspayi.com