31 Aralık 2008 Çarşamba

2008 biterken...

2009'da sayfama daha fazla yazı yazacağıma dair kendime söz veriyorum... :)

27 Ekim 2008 Pazartesi

Ölümcül Hastalık

Doğan Cüceloğlu'nun eğitimindeki katılımcılarla bir konuşmasından...
Doğan Cüceloğlu: Arkadaşlar, aranızda ölümcül hastalığı olan var mı?
Bir katılımcı: Allah'a şükür, hocam, bildiğimiz kadarıyla yok.
Cüceloğlu: Ne güzel! Peki, bana, istisnasız tüm insanların, yani altı milyar insanın da başına geleceği garanti bir şey söyler misiniz?
Cevap neredeyse otomatik olarak çıkar: Ölüm.
Cüceloğlu: Gerçekten de ölüm tüm insanların başına geleceği kaçınılmaz olan tek şeydir. Doğum da tüm insanların başına kesinlikle gelmiştir, ama bundan sonra başa gelmesi kesin olan tek şey ölümdür. Başka hiçbir şey insanların tümünün başına gelmeyecektir. Peki, madem öleceğimiz garanti, bu benim ölümcül bir hastalığım olduğunu göstermez mi?
Katılımcılar burada sessizce, başlarıyla onaylamaya başlar. Öleceğim belli ise benim ölümcül bir hastalığım olduğu da açıktır...
Cüceloğlu: Peki, ne zaman öleceğimizi biliyor muyuz?
Katılımcılar: Hayır
Cüceloğlu: Bu saniye içinde olma olasılığı var mı?
Bir katılımcı: Var.
Cüceloğlu: Yarın?
Bir katılımcı: Evet.
Cüceloğlu: 30 yıl sonra?
Bir katılımcı: Olabilir.
Cüceloğlu: Peki bunlardan hangisinin sizin başınıza geleceğini biliyor musunuz? Mesela bu akşam eve sağ salim varacağınızı nereden biliyorsunuz?
Sınıf sessizce dinlemeye devam eder. Çünkü genellikle yaşama böyle bakmamışlardır.
Cüceloğlu: Peki bir de tersini düşünelim, bu akşam eve döndüğünüzde, bu sabah evden çıkarken sağ salim bıraktıklarınızı sağ bulma garantiniz nedir? Var mıdır böyle bir garanti?
Bir katılımcı: Yoktur Hocam.
Cüceloğlu: Peki nereden biliyoruz az sonra telefonun çalmayacağını ve evdekilerden birinin az önce öldüğünün bize söylenmeyeceğini?
Katılımcılar burada rahatsız olmaya başlar.
Bir katılımcı: Hocam konuyu değiştirsek?
Cüceloğlu: Ama en yalın ve açık gerçek üzerine konuşuyoruz, biraz daha devam edelim bence. Peki, acaba bunu dün gece bilseydiniz, yani evde akşam birlikte olduğunuz kişilerden birinin yarın ölüm günü olduğunu bilseydiniz, o zamanı aynı dün gece olduğu biçimde mi geçirirdiniz? Yoksa farklı şeyler mi yapardınız?
Bir katılımcı: Kesinlikle çok farklı geçerdi Hocam.
Cüceloğlu: Şimdi sizden rica ediyorum, lütfen bir an arkanıza yaslanın, gözlerinizi kapatın ve bu sabah evden çıkarken evde bıraktıklarınızdan birinin gerçekten öleceğini düşünün, dün akşamınızı nasıl geçirirdiniz? Aynı iletişim mi olurdu? Onunla aynı konuları mı konuşurdunuz? Aynı konular, tartışma ya da gerginlik yaratır mıydı? Yoksa önemsiz hale mi gelirdi? Bu sabah evden çıkarken, bu son görüşünüzde ona ne derdiniz? Onun boynuna sarılmakta tereddüt eder miydiniz? Çok sıkı sarılmaya mı, aynaya mı vakit ayırırdınız? Ona, yüreğinizin derininden gelen bir "Seni gerçekten çok seviyorum" demeye ne gerek var diye düşünür müydünüz? Onun ölecek olması sizin ona duyduğunuz sevgiyi yoğunlaştırmaz mıydı?
Burada bazı katılımcılar ağlıyordur. Belli ki dün akşam yaptıklarından bir kısmının ne kadar anlamsız olduğunu şimdi fark etmişlerdir.
Cüceloğlu: Şimdi gözlerinizi açabilirsiniz, acaba kaç tartışmamızı bu kadar gereksiz biçimlerde yapıyoruz, kaçı gerçekten yaşamda karşımızdakinin varlığından daha önemli, hangilerinde "Şimdi kalbini kırdım, ama zaman içinde ben ondan özür dilemesini bilirim" diye kendi kabuğumuza çekilip tartışmaları donduruyoruz. Yarattığımız kırgınlıkları tamir etme olanağımız gerçekten var mı? Buna zamanımız gerçekten kaldı mı?

3 Eylül 2008 Çarşamba

Püf Noktaları

Aşağıdakiler belki bir gün birilerinin işine yarar. Benzerleri her gün posta kutusuna gelip duruyor. Bu son gelen diğerlerini de toparlayan daha geniş bir liste olmuş.

1) Gözlüğünüzün vidası çok çabuk çıkıyorsa vidayı takmadan önce,vidanın gireceği deliğe renksiz oje damlatın. Vidayı öyle takın.
2) Satın aldığınız ayakkabılar ayağınızı sıkıyor ise onları bir kaç dakika buhara tutun.
3) Makasınızı bilemek istiyorsanız, zımpara kağıdı kesin.
4) Halıdaki sigara yanıklarından, yanık yerler üzerinde zımpara kağıdıile dairesel hareketler yaparak kurtulabilirsiniz.
5) Mobilyaların yerlerini değiştirdiğinizde halıların üzerinde iz bırakır. Bu izleri yok etmek için izlerin üzerine bir parça buz koyun ve erimesini bekleyin. Daha sonra üzerinde elektrik süpürgesini gezdirin. İzden eser kalmadığını göreceksiniz.
6) Fermuarlı giyeceklerinizi çamaşır makinesine koymadan önce kapalı olup olmadığını kontrol edin. Açıksa zedelenebilirler.
7) Üst üste koyduğunuz bardaklar yapışıp çıkmıyorsa bir leğenin içerisine koyun. Üstteki bardağın içerisine buz bırakıp leğenin içerisine yavaş yavaş sıcak su ekleyin. Bardakların kolayca çıktığını göreceksiniz.
8) Satın aldığınız plastik ve cam eşyaların üzerine yapıştırılan etiketlerden kurtulmak için etiketin üzerine yemeklik margarin sürün ve 15 dakika bekletin. Bir bez ile ovalayıp yıkayın. Üzerinde hiç bir leke ve çizilme oluşmayacaktır.
9) Ütü yapmayı kolaylaştırmak ve süreyi azaltmak için ütü masasının kılıfının altına alüminyum folyo koyun. Sıcağı geri yansıtacağından ütü yapmak daha kolay olacaktır.
10) Bez pabuçların temizlenmesi sorun oluyor ise pabuçları bir yastık kılıfının içerisine koyun. Kılıfın ağzını kapatın ve çamaşır makinasından yıkayın. Yeni gibi olacaklardır.
11) Buz kalıplarınızı su ile doldurmadan önce bölmelere portakal, limon ve dilediğiniz meyve parçacıkları yerleştirirseniz dekoratif buzlar elde etmiş olursunuz.
12) Eğer ayaklarınız çok ısınıp şişiyorlarsa onları saatlerce sıcak suda bekletmek yerine kolonya ile ovalayın. Bilekleriniz ve ayaklariniz sişmeyecektir.
13) Eğer ayaklarınız çok hassas ve sıcak havalarda şikayetleriniz artıyorsa, her sabah bir kaç damla zeytinyagi ile ovalayın.
14) Pamuklu giysilerinizin çekmemesi için ilk yıkamada bir gece soğuk suyun içerisinde bekletin, sonra yıkayın. Çekmeyeceklerdir.
15) Dirsek ve topuklarınızın sertleşmesini istemiyorsaniz, bir dilim limon ile ovun. Böylece yumuşacık olacaklardır.
16) Yeni bir tava satın aldığınızda ilk önce içinde bir miktar sirke kaynatın. Bu işlem ileride kızartmalarınızın tavaya yapışmasını önleyecektir.
17) Cevizin içindeki yağ beyin hücreleri için çok yararlıdır. Kan şekerini düşürdüğü için şeker hastalarına da uzmanlar tarafindan tavsiye edilir.
18) Duvarınıza çivi çakacağınız zaman işaretlediğiniz yerin üzerine çapraz bant yapıştırın. Çiviyi öyle çakın. Böylece duvarın alçısını çatlatmamış olacaksınız.
19) Kızartma yağını bir kaç kez kullanabilirsiniz. Kullanılır durumda olup olmadığını anlamak için kızgın yağın içerisine bir dilim ekmek atın. Ekmekte kara lekeler oluşmuyorsa kullanabilirsiniz.
20) Cevizlerin kabuklarını kolayca açabilmek için onları bir gece tuzlu suyun içerisinde bekletin. Böylece içleri de dağılmayacaktır.
21) Unlarınızın böceklenmemesi için, un kavanozunun içerisine bir adet defne yaprağı koyun.
22) Fırında patates yapmadan önce , 10-15 dakika haşlayın ve çatal ile delin. Daha kolay pişecektir.
23) Büyük miktarda patatesiniz var ise torbanın içerisine bir adet elma koyun. 8 hafta boyunca filizlenmesini ve büzüşmesini önler.
24) Kullanılmış limon kabuklarını rendeleyip şeker ile karıştırın. Kavanozun içerisinde buzdolabında uzun bir süre saklayabilirsiniz. Böylece pasta yaparken elinizin altında hazır bulunur.
25) Kabarık bir omlet yapmak istiyorsanız, bir çorba kaşığı suyun içerisine bir çay kaşığı mısır unu karıştırın. Hazırladığınız karışıma yumurtaya ilave edin. Böylece kabarık bir omlet yapmış olacaksınız.
26) Sarımsaklarınızı her zaman elinizin altında hazır bulundurmak istiyorsanız kabuklarını soyduktan sonra bir kavanoza doldurup üzerine zeytinyağı koyarak muhafaza edebilirsiniz. Ayrıca bu yağ. yemeklerinize, salatalarınıza ayrı bir lezzet katacaktır.
27) Peyniri kolay rendelemek için, 15 dakika buzlukta bekletin.
28) Bisküvileriniz yumuşamışsa onları birkaç dakika fırınlayın.
29) Çekmeceleri içini boşaltmadan temizlemek istiyorsanız, elektrik süpürgesinin ucuna ince bir çorap geçirin.
30) Fırında tavuk kızartacağınız zaman üzerine koyduğunuz baharatlardan içine de koyun. Böylece daha lezzetli olur.
31) Domates salçanız çok ekşi ise içerisine bir havuç rendeleyin. Havuç, salçanızı (sosunuzu) tatlandıracaktır.
32) Mantarların daha lezzetli olması için pişirmeden önce üzerlerine biraz tuz ve limon suyu koyun, 5 dakika bekletin. Daha sonra pişirin.
33) Fırında tavuk kızartacağınız zaman bir limonu ikiye bölün, yarısını tavuğun üzerine bastırarak iyice sürün. Diğer yarısını ise tavuğun içerisine yerleştirin. Tavuğunuz nar gibi kızaracaktır.
34) 2 Çorba kaşığı yoğurdu, sulandırılmış 1 çorba kaşığı salçayı ve biraz da zeytinyağını derin bir kabin içerisinde karıştırın. Fırına koymadan önce tavuğun her tarafına sürün. Çok daha lezzetli olacaktır.
35) Hazırladığınız kekin ortasına malzeme koyacağınız zaman bıçak ile kesmenize gerek yok. Dikiş ipliğini kekin etrafına gerip dikkatlice çektiğiniz zaman düzgün bir şekilde kesildiğini göreceksiniz.
36) Hazırladığınız kekin, fırında pişirirken çökmemesi için hamuru kalıbı ile birlikte fırına koymadan önce 20 dakika kadar dinlendirin.
37) Pişirdiğiniz sebzelerin renklerini kaybetmemesi için bir kesmeşeker ya da limon suyu koyun.
38) Hazırladığınız omletin tavaya yapışmaması için, önce tavayı ocağa koyup iyice ısıtın sonra yağı döküp kızdırın. Daha sonra karışımı tavaya alın ve ocağın altını kısın.
39) Keşilmis ve açık havada kalmış soğan zararlıdır. Kullanmadığınız soğan parçalarını saklamayın.
40) Çok miktarda alkollü ve alkolsüz kokteyller hazırladığınızda onlardan bir miktarını buz kaplarına yerleştirin. Kokteyllerinizin içerisinde bunlardan kullanın. Böylece sulanıp tatlarını kaybetmeyeceklerdir.
41) Kuru soğanları kese kağıdına sardıktan sonra buzdolabının sebze bölümünde muhafaza ederseniz çürüyüp bozulmasını önlemiş olursunuz.
42) Kızarttığınız tavuğun tekrar ısıttığınızda lezzetini kaybetmesini istemiyorsanız tavuk parçalarını bir süzgece koyun. Tencerenin içerisinde su kaynatın ve süzgeci üzerine oturtun. Buharda ısıtılan tavuk lezzetinden hiç bir şey kaybetmeyecektir.
43) Satın aldığınız kiviler çok sert ve ham ise yumuşamaları için bir gece boyunca plastik bir torba içerisinde elma ve armut ile saklayın.
44) Evde pasta yaparken kullandığınız meyve şekerlemelerinin dibe çökmesini istemiyorsanız hazırladığınız hamura bir miktar mısır unu ilave edin. Meyveler pişerken suları yoğunlaşır ve dibe çökmezler.
45) Kek kalıbınızın içine hamurunuzu dökmeden önce ortasına bir şerit alüminyum folyo koyun. Böylece kekinizi pişirdikten sonra kolayca çıkartabilirsiniz.
46) Soğan, sarımsak kesmeden önce parmaklarınıza limon suyu sürerseniz, istemediğiniz kokulardan kurtulmuş olursunuz.
47) Kızartma kokularının bütün eve yayılmaması için yağın içerisine bir-iki dal maydanoz atın.
48) Lambalarınızın üzerine kullanmadığınız kokularınızdan veya biraz vanilya sürerseniz lambalarınızı yaktığınızda mis gibi koku yayılacaktır.

1 Eylül 2008 Pazartesi

Türk Cehennemi

Dört samimi arkadas ayni arabada yolculuk ederken trafik kazasında ölürler. Azrail:

- 'Türk cehennemine mi Avrupa cehennemine mi gitmek istersiniz?' diye sorar. 'Fark nedir?' diye sorarlar. Azrail:

- 'Avrupa cehenneminde her gün bir kepçe, Türk cehenneminde her gün bir kova bok yersiniz' der. Üç tanesi 'Biz Türk dogduk, Türk ölürüz!!...' der. Bir tanesi ise uyaniktir, Avrupa cehennemini seçer...

Aradan epey zaman geçer. Avrupa cehennemindeki adam artik kepçe kepçe bok yemekten bikmistir, arkadaslarinin durumunu merak eder, hallerini görmek için ziyarete gider...

Oysa onlar neşeli, halay çekerek, şen şakrak gülerek karşılarlar onu... Dayanamaz sorar:

-'Ben bir kepçesini hazmedemezken siz her gün bir kova bok yiyip nasil bu kadar neseli olursunuz?'

-'Oğlum, oğlum!!..' derler, 'Burasi Türk cehennemi, bir gün bok olur kova olmaz, bir gün kova olur bok olmaz, bir gün görevli işe gelmez, anlayacağın,3 aydır bir bok yediğimiz yok ?!...'

26 Ağustos 2008 Salı

Hardal Hikayesi

Öğrenme psikolojisinde, en akıllı yol, söylenilmek istenileni, gene, öğrenmesi gereken kişiye söyletebilmektir. .. Bunu yaparken de amaçlanan görüşü, öğrencinin kendi görüşü haline getirmek hünerini gösterebilmektir. .. Kısaca sonuca ulaşıldığında, öğrenci, neyi yediğinin farkına bile varmamalıdır.. .

Hikâyeye göre, bir Alman, bir İtalyan, bir Fransız ve bir İngiliz aralarında köpeğe hardal yedirmek konusunda iddiaya tutuşurlar.

Alman ilk sırayı alır, hardalı topak yapar ve köpeğin ensesinden tutarak zorla ağzına tıkar... Hayvanın ağzı yandığı için hardalı yemez ve çıkarır...

İtalyan hemen atılır, öyle olmaz der ve hardalı makarna şeklinde ufak parçalar halinde bölerek, köpeğe yedirmeğe çalışırsa da, hayvanın ağzı gene yandığından o da başaramaz...

Fransız da, konuya kendi açısından yaklaşarak, hardalı önce sulandırıp, sos olarak köpeğe yedirmek için uğraşırsa da, bu uygulama ile de bir sonuç alamaz...

Sıra İngiliz’e geldiğinde, İngiliz, önce köpeği okşayarak yanına çeker, sırtını sıvazlar, sonra, hardalı topak yaparak hayvanın poposuna yapıştırır. Köpek ardı yandıkça başlar hardalı yalamaya, kısaca, canı yandıkça yalar, yandıkça yalar ve sonuçta yalaya yalaya hardalı bitirir...

29 Temmuz 2008 Salı

Oyun

1. 'start' a bas.

2. 3, 2, 1 i bekle.

3. ekranda rakamların yerlerini ezberle, en küçükten başlayarak en büyüğe doğru yuvarlakları tıkla.

4. oyunun sonunda, beyninin kaç yaşında olduğunu bilgisayar sana söyleyecek.

http://flashfabrica.com/f_learning/brain/brain.html

1 Temmuz 2008 Salı

2 Şey...

2 Şey kalitesiz insanın özelliğidir:
1-Şikayet
2-Dedikodu

2 Şey çözümsüz problemleri bile çözer:
1-Bakış açısını değiştirmek
2-Karşındakinin yerine kendini koyabilmek

2 Şey yanlış yapmayı engeller:
1-Şahıs ve olayları akıl ve kalp süzgecinden geçirmek
2-Hak yememek

2 Şey gözden düşürür:
1-Demogoloji(Laf Kalabalığı)
2-Kendini ağıra satmak(övmek,vazgeçilmez göstermek)

2 Şey nitelikli insan yapar:
1-İradeye hakim olmak
2-Uyumlu olmak

2 Şey insana ekstra değer katar:
1-Hitabet ve Diksiyon eğitimi almak
2-Anlayarak hızlı okumayı öğrenmek

2 Şey insanı geri bırakır:
1-Kararsızlık
2-Cesaretsizlik

2 Şey insanı kâşif yapar:
1-Nitelikli çevre
2-Biraz delilik

2 Şey ömür boyu boşa kürek çekmemeyi sağlar:
1-Baskın yeteneği bulmak
2-Sevdiğin işi yapmak

2 Şey başarının sırrıdır:
1-Ustalardan ustalığı öğrenmek
2-Kendini güncellemek

2 Şey başarıyı mutlulukla beraber yakalamanın sırrıdır:
1-Niyetin saf olması
2-Ruhsal farkındalık

2 Şey milyonlarca insandan ayırır:
1-Sorunun değil,çözümün parçası olmak
2-Hayata ve her şeye yeni(özgün,orjinal,farklı) bakış açısıyla yaklaşabilmek

2 Şey gelişmeyi engeller:
1-Aşırılık
2-Felakete odaklanmış olmak

2 Şey çözüm getirir:
1-Tebessüm
2-Sükût

2 Şeyin değeri kaybedilince anlaşılır:
1-ANNE
2-BABA

2 Şey geri alınmaz:
1-Geçen zaman
2-Söylenen söz

2 Şey ulaşmaya değer
1-Sevgi
2-Bilgi

2 Şey hayatta önemli olan her şey için
1-Nefes almak
2-Nefes vermek

21 Nisan 2008 Pazartesi

Cumhurbaşkanlığı Bisiklet Turu

Yarım yamalak yapacağımıza acaba hiç yapmasak mı...

İyi veya kötü bir şekilde organize edilmiş. Televizyon yayınında ellerinden geldiğince bisiklet turu gösterilmiş (Yarışın sonu yaklaşırken yayının kesilip İstanbul'da AKP genel başkanının partisinin gençlik kongresinde konuşması verilmesi gayet doğal, ne olsaydı yani, banttan mı verselerdi?), turun geçtiği yörelerdeki insanlar yollara çıkarılmış bisikletçiler alkışlatılmış, bir yarışı kazasıyla belasıyla bitirmişiz.
Ülke tanıtımı için sürekli televizyon yayınında oteller, kırlar, plajlar gösterilip reklamları yapılmış, muhtemelen başka bir ülkede yayınlandı ise alt yazı olarak otel fiyatları ve rezervasyon numaraları verilmiş, turu turizm için bir reklam aracı olarak kullanmışız.
Ülkemiz, dışarıda bu kadar tanınsın diye uğraşıp duruyoruz, fakat bunu bir avuç insan destekleyince sanki olmuyor. Dün tur sona erdi. Bugün gazetelere baksak, bırakın ilk sayfayı, spor sayfasının arka bölümlerinde bile göremeyeceğimize eminim.
Hani diyorum bize olurda bir şekilde olimpiyat düzenleme hakkı verseler ülkemizde kaç kişi ilgilenecek...

17 Nisan 2008 Perşembe

Duyabilmek

Adamın biri artık karısının eskisi kadar iyi duymadığını ve karısının işitme cihazına ihtiyaç duyduğunu düşünüyormuş. Bu durumu konuşmak için aile doktoruna danışmış; doktor adamın karısının ne kadar duyduğunu anlayabilmesi için basit bir yöntem önermiş.
'Yapacağın şey şu, karından 40 adım ileride dur, normal bir konuşma tonuyla bir şeyler söyle; eğer duymazsa 30 adım ilerisinde aynı şeyi tekrarla, sonra 20 adım; cevap alana kadar aynı şeyi tekrarla'
O akşam karısı mutfakta akşam yemeğini hazırlarken adam işlemi uygulamaya koymuş. 40 adım uzaklıktan karısına normal bir konuşma tonuyla seslenmiş;
'Hayatım bu akşam yemekte ne var?' Cevap yok. Mutfağa biraz yaklaşmış. Mesafeyi 30 adıma indirmiş ve soruyu tekrarlamış 'Hayatım bu akşam yemekte ne var?' Gene cevap yok. Mutfağa biraz daha yaklaşmış, mesafe 20 adım ve tekrar sormuş. 'Hayatım bu akşam yemekte ne var?' Hala cevap yok.
Adam mutfağın kapısına gelmiş artık mesafe iyice azalmış ve soruyu tekrarlamış 'Hayatım bu akşam yemekte ne var?' Gene cevap alamamış.Bu sefer karısına iyice yaklaşmış ve aynı soruyu tekrar sormuş.
'Hayatım bu akşam yemekte ne var?'
'Hayatım beşinci kez söylüyorum, Tavuk'

20 Mart 2008 Perşembe

Ağanın Eli Tutulmaz

Mail zincirleri vasıtasıyla ulaştırılan bir fıkra...

Doğu illerindeki bir ağanın en büyük zevki, kar üzerine çişiyle imzasını atmakmış. Bu nedenle kar yağmaya başladığı andan itibaren köyde hayvanlar dahil hiç kimse sokağa çıkamazmış. Kar biraz kalınlaşınca, ağa sırtına kürkünü giyer ve köy meydanına gelirmiş.Yanında da en yakın yardımcısı Haso.

Ağa sırtını köye doğru döner sonra sorarmış:
-"Ula Hasso, ahali bakiy mi?"

Hasso cevap verirmiş:
-"Evet ağam, hepisi de bir olmuş, pencerelerden bakir."

Ağa çisiyle karın üzerine imzasını atarmış " Abdullah CİZRELİOĞLU ". Sonrada bir nokta koyarmış ve sorarmış:
-"Hala bakirler mi?"
-"He ağam, hem bakirler hem de çılgın gibim alkışlirler."

Her sene ayni tören sürermiş.

Aradan 7 yıl geçmiş.

Ağa yine, kar tuttuktan sonra, çıkmış köy meydanına. Sormuş Hasso'ya:

-"Ahali bakir mi?"
-"He ağam, bakirler, köpekler, kediler bile camdadır."

Ağa "Abdullah" diye adını, arkasından " CİZRELİOĞLU " diye soyadını yazmaya başlamış ki; Kala kalmış, çünkü yaş gereği prostat. Halka rezil olmak var. Alçak sesle Hasso'ya sormuş:
-"Bakirler mi?"
-"He ağam, bakirler de, sen ne diye durdin öyle?"

Ağa çaresiz:
-"Ula gel yanıma, arkanı dön ahaliye, tamamla şunu." diye emretmis. Hasso bir an durmuş, sonra çişini yapmaya hazırlanmış ve ağanın kulağına eğilip :

-"Ağam" demiş, "Kırk yıldır kafama vurdin, salak dedin, sırtıma vurdin aptal dedin. Ha bu kulun okumayi yazmayi sökemedi ki, ucuni tut da yazının devamını sen yaz."

BİRLİKTE ÇALIŞTIKLARINIZI EĞİTMEZSENİZ TUTACAĞINIZ GÜN YAKINDIR

17 Mart 2008 Pazartesi

Kapatılma Davası

Haftanın gündem konusu hiç şüphesiz ki AKP'ye kapatılma davası açılması olacak. Henüz ne iddianame tam olarak okunabilmiş, ne de AKP'den resmi bir savunma alınmış değil, ancak ilk izlenimler fikir verebilecek düzeyde.

Partiye kapatılma davasının açılma nedeni olarak AKP'nin "Laiklik Karşıtı Söylemlerin Odağı" olması yazıldı. Söylendiğine göre de iddianamede bununla ilgili Tayyip Erdoğan'ın ve çeşitli parti kurucularının zamanında söyledikleri, yazdıkları fikirler, demeçleri kanıt olarak sunuluyormuş. Devletin şu andaki 1 numaralı ismi de dahil olmak üzere, AKP'nin önemli kurmayları da siyasi yasaklı olabilme ile karşı karşıyaymış.

Öte yandan kapatma davasının açıldığı Cuma günü akşam saatlerinde açıklandıktan sonra ise partinin kurmaylarının ve destekçileri basın-yayın organlarının yaptığı çeşitli açıklamalar oldu. Bu açıklamalarda dikkatimi çeken "AKP Laiklik karşıtı bir harekette bulunmuyor" tezi değil de "%47 oy almış bir partiye nasıl olur da kapatma davası açılabilir" şeklinde savunma yapılması oldu. Koskoca 2 gün geçmesine rağmen henüz "AKP'nin laiklik karşıtı olduğuna dair birşey gösterilemez, şunlar-bunlar laikliği desteklediğimizi gösterir" gibi herhangi bir örnek gösterilmedi, varsa yoksa son seçimlerde alınan oy oranı, halkın büyük bir kısmının bu partiye "inanarak" oy verdiğinin tekrar edilmesi üzerine oynandı.


AKP gerçekten "Laiklik karşıtı" da olabilir "Laiklik destekçisi" de. Önemli olan bunu nasıl açıklayabildikleri noktası. Bakalım iddianame daha da netleştikçe, AKP nasıl bir savunmada olacak...

13 Mart 2008 Perşembe

Kamera Şakaları

Televizyondaki kamera şaka programları bir aralar oldukça popülerdi. Örneğin Yavuz Seçkin'in sunduğu Joker, kalabalık bir ekip kurnazca şakalarından oluşuyordu. Bir de adını hatırlamadığım bir adam vardı, galiba Star'daydı. Her iki programda zamanında iyi şakalar buluyorlardı.

Bu görüntüdeki de Almanya'da yayınlanan bir programmış. Tuvaletteki aynayı söküp yerine cam koymuşlar, her 2 tarafta da ikiz oyuncular bulunuyor. Şaka mağduru kendisini aynada göremeyince şok oluyor tabii ki... :))

5 Şubat 2008 Salı

Pasaport İşlemleri


Pasaportumun süresi dolduğu için süre uzatmak için emniyet müdürlüğüne gitmem gerekti. Daha önce bu işi yaptırmamış olanlar varsa ne yapılır, nereden başlanır anlatmak isterim. Son 2 seferde uzatma işlemlerini yaptırdığım emniyet müdürlükleri Beşiktaş ve Kadıköy olduğu için yazacaklarımda referans aldığım yerler buralardır.

Öncelikle google’da “İstanbul pasaport süre uzatımı” gibi bir arama yaptığınızda karşınıza İstanbul emniyet müdürlüğünün sayfası çıkacaktır. (http://www.iem.gov.tr/iem/index.php?menu_id=116) Bu sayfada hem yeni pasaport hem de var olan pasaportun süre uzatımı gibi konularda gerekli ve yeterli bilgi bulunuyor. Ama bence bu sayfalarda sizin işinize yarayacak en önemli bilgi en yakın pasaport işleri emniyet biriminin adresi ve telefon numarasıdır.

Farz ediyorum ki emniyet biriminin yerini buldunuz ve kolayca ulaşabileceksiniz. Eğer yeni pasaport alacaksanız yanınızda olması gereken belgeler web sitesinde yazdığı gibi 4 fotoğraf ve nüfus cüzdanından ibaret. Fotoğraflarınızın kılık kıyafet yönetmeliklerine uygun olması gerekli, erkekler için ceket ve kravat ile çekilmiş olması gibi. Bu şekilde çekilmemiş bile olsa başvurunuzu kabul eden memur alabilir ama gene de işinizi şansa bırakmamak için tavsiyem resminizin ceketli ve kravatlı çekilmiş olmasıdır. Fotokopi ve harç parası gibi işlemlerinizi emniyet müdürlüğünde yaptırabiliyorsunuz. Ancak harç ödemeleri için defterdarlık veznesi öğleden sonra belli bir saate kadar açık oluyor, kontrol etmekte fayda var.

Emniyet müdürlüğüne girmeden önce Türkiye’de devlet dairesinde iş yaptırmak için gerekli maddeleri yerine getirdiğinizi kontrol ettirmelisiniz.

Madde 1: Sadece bir şey sorup çıkacak bile olsan yanında kalemin olsun.

Madde 2: Eğer para yatırman gereken bir işlem varsa yanında mutlaka ve mutlaka bozuk para getir.

Eğer bu 2 madde ile ilgili bir sorununuz yoksa müdürlüğe gidip işlemlerinize başlayabilirsiniz. Devlet dairesine girdikten sonra yapılması gereken önemli bir madde var.

Madde 1: Neresi olursa olsun eğer bir işlem için sıra alınması gerekiyorsa vakit kaybetmeden hemen bir sıra al.

İçeriği girdiğinizde öncelikle pasaport almak veya süre uzatmak için hemen bir form edinmelisiniz. Form 15Ykr’dan satılıyor. Almak için yanınızda getirdiğiniz bozuk paraları kullanabilirsiniz. Bu formun gerekli yerlerini de yanınızda getirdiğiniz kalemle doldurduktan sonra harç ödemesi için kuyruğa gireceksiniz. Harç olarak örneğin 5 yıllık bir süre için 500,30YTL gibi bir meblağının ödenmesi gerekiyor. Web sitesinde güncel miktarlar yazmakta. Yanınızdaki bozuk para ile de harcın küsuratını ödeyebilirsiniz. Eğer bozuk para vermezseniz para üstünün veznede kalmasına razı olmaktan başka çareniz dışarı çıkıp paranızı bozdurup geri sıraya girerek ödeme yapmanızdır.

Harcınızı da ödemeyi tamamladıktan sonra daha önceden aldığınız sıranız gelmesi ile birlikte formunuzu, pasaportunuzu, resimlerinizi ve harç dekontunuzu teslim edeceksiniz. Formunuzu sabah erken saatte verebilirseniz pasaportunuzu ertesi gün sabah almanız mümkün olabiliyor. Öğleden sonraya kalan işlemler ertesi gün öğleden sonra ya da bir sonraki güne teslim ediliyor.

Ne kadar erken gidebilirseniz o kadar hızlı olacağınızı belirterek formu teslim etmek için emniyet müdürlüğünde yaklaşık 45dk gibi bir süre, teslim almak için de 20dk bir süre ayırmanız yeterli olmaktadır.

6 Ocak 2008 Pazar

Dünyanın En Yaşlı Göçmeni

Geçtiğimiz haftaiçi haberlere çıkan 102 yaşındaki İngiliz emekli diş hekimi Eric King-Turner başlıktaki ünvanı alan kişi olmuş.

12 yıllık eşi kendi ülkesi olan Yeni Zelanda'ya dönmek istediğinde sanırım eşini yalnız bırakmamak için bu tercihte bulunmuş.


"105 yaşıma geldiğimde keşke 102 yaşındayken dünyanın öbür tarafına taşınsaydım dememek için" şeklinde bir açıklaması da var.

Haberle ilgili olarak iki bağlantı;
Daily Express ve BBC

www.uspayi.com